Okuyorum yorumları, dinliyorum konuşanları, hiçbiri çıkışı göstermiyor. Her tarif daha önce yaşanmış şeyler içeriyor. Taraftarı ne sanıyorlarsa, denenmiş olmamış işleri yeniymiş gibi sunuyorlar. Bir de memleket sorunu, her reçetenin olmazsa olmazı kendileri. Kim kaldı ki denenmemiş. Gelenin gidenden farkı neydi? Neredeydi arıza? Yöneten mi oynatan mı, oynayan mı? Trabzonspor'dan söz ediyoruz. En tepeye gelecek isimler belli, birbirinden farkı olmaz. Karakter farklı olsa da uygulama doğruları benzerdir. Teknik adamın her türlüsünü denedik yine olmadı. Bu şartlarda Trabzonspor'u şampiyon yapacak hoca yeryüzünde yok. Henüz o kriterleri taşıyan teknik adam henüz yaratılmadı. Bir maçta, biri penaltı olmak üzere on gol pozisyonundan bir gol çıkaramayan futbolculara teknik adam ne yapsın? Kafalar karışmasın, başkanın da teknik adamın da kusuru var elbet. Var da oranı nedir, ne kadarı düzeltilir, hangi sebeptir bordo-maviyi geri bırakan onu bulalım. Savunmanın iyisini alsın, golcünün ustasına el atsın.
Taktik, sistem yeter mi? Söylemesi kolay da olmuyor işte. Binde bir denk geliyor. Daha büyük, daha zengin kulüpler dünyayı tarıyor. O çizgilerin içinde bir damla farklı koşan, futbol topuna dokunan, dokunuşu özellikli olanı hemen buluyorlar. Onların milyon doları karşısında senin binlerinin ne önemi var. Sonra 'iyisini alsaydı' denen işi sadece Trabzonspor deniyor da yapamıyor diye bir durum yok ortada. Bu ligde sadece şampiyon olan işi doğru yapmış sayılıyor, ondan alta kalan herkes sınıfta kalmış oluyor. Yani, taktik sistem bir yere kadar onu işletecek ayakların daha çok önemi var. Neticede yarışa katılan her rakibin, o şeylerden mevcudu var. Farkı ortaya çıkaran futbolcunun farklılığıdır. O farkı yakalamanın bir buçuk yolu var. Biri milyon dolarlar, buçuğu hiç hesapsız futbol topunun peşine koşan ufak bebeler. Bir kere buçuğu tam yaptı Trabzon, efsaneyi tarihe yazdırdı. Sonrası hep yarım kaldı hareket.