Sözleşmelerin açılan deliklerinden içeri girmekle... Futbolcuyu karşısına alıp, onun kalbine girmek arasında, istemediğiniz kadar "profesyonel sözleşme örnekleri" mevcuttur. Fenerbahçe'nin, Semih Şentürk'e uyguladığı, sözleşmeyi uzatma biçiminin, haklı yanlarını ararsanız bulursunuz. Ama onun yanında... Suçüstü yakalanan vefasızlığı da bulursunuz.
***
Gelelim Semih Şentürk'eKulübede nöbet tutmak, nasıl ki profesyonellikse... Sözleşmede delik bırakmak amatörlüktür. "O bizim evladımızdır" masalının, bütün yerli futbolcular için, "sahte bir gönül sözleşmesinden" ibaret olduğu, cümle aleme kanıtlanmıştır.
***
Semih Şentürk'e karınca zammını layık görüp, sözleşmeyi uzatmayı maharet sayanlar, şimdi Gökhan Ünal'la anılıyor. Düşündüm deKayserispor forması altında, Fenerbahçe'ye başka, rakiplerine başka biçimde mücadele eden Mehmet Topuz, paraya boğulmadı mı? Her şeyi bir kalemde silen yöneticiler için, Mehmet Topuz'un ruh ikizine forma giydirmek, "karbon düğün" olmaz mı? Böyle bir düzende, Semih Şentürk'ün haklı yanlarının ne hükmü olur!
***
Hafta sonu Antalya'da Titanic Otel'deydim. Yerli hocaların Pro-Lisans Kursu vardı. Yabancı hocalara her şeyin verildiği bir ülkede, yerli hocaları izledim. İçlerinde işsiz olanlar da vardı, günün önemli isimleri haline gelenler deDüşündüm de, ağır işçiler onlardı. Alt yapıya değer veren onlardı. Ama ne yazık ki, en kolay harcanan da onlardı. Yabancıların ortaklaşa kullandığı "otlak" haline getirilen futbol çiftliğinde, onların ağaç dikme sevdasına baktım. Ayakta kalma mücadelesine. Oysa aynı zaman diliminde, milli takımın başına "iki yabancı" konuşuluyordu. Biri Aragones'in İtalyan olanı... Üstelik yılda 8 milyon euro'luk bir gider makbuzuyla.
***
Birileri Mahmut Özgener'e, o koltuğu uydurdu. Mahmut Özgener de, zeminini sağlamlaştıracak birilerine, ülkenin nimetlerini buyurdu. Yabancıya karşı değilim. Ama yerlileri görmezliğe karşıyım. Yabancının sezonu kurtarmak isteyen kaypaklığına karşıyım. Alt yapıya değer vermeyen korkaklığına karşıyım. Kulüpleri borçlandırmakla, aslında ülkeyi borçlandırmasına karşıyım!
***
Büyük kulüplerde görev yapan yabancı bir teknik adama sorun. "Bugün gençler için ne yaptın?" Vereceği cevap bellidir. "Ben başkanıma şampiyonluk sözü verdim." Yani koca bir hiç... Hiç düşünmeden karşı soru yöneltin. "Başkanın sana ne verdi?" 5 para etmez cümleler dökülür ağızdan. "Çuvalla para. İstediğim zaman transfer hakkı..."
***
Türkiye'de sistem, sadece koltuklarını düşünen beylerin emrine amade olduğu içindir ki, "iki yabancı" futbolumuzu yönlendirme hakkına sahip olacaktır. Ne için? Sadece para için. Bu iki yabancıya karşı duruşum da. Bunun için!