İlk yarıyı yaralı bitirdi Aslan. Abartıyor muyum? Yenilgi yenilgi büyüyen bir yürüyüşten söz etmek mümkün mü? Galatasaray'ın durumu- duruşu ile bir şampiyonluk öyküsü yazmak mümkün müdür? Son maç bütün bir fotoğrafın izdüşümüdür iyi bakın o fotoğrafa; o bilinçsiz savunma duruşu, her maçta ayrı savunma oyuncularıyla oynamaktan şikayetçi bir "en geri adam" yerli antrenörle çalışmalıyız diye konuşan sezon başı kumkumaları, orta sahasında yaka paça yırtarak heyecan yaratıp enerji yayan futbolcular, takıma giremediği zamanlar küsüp antrenmanları kıyıda kenarda bitirmeye çalışanlar, yönetimin ısrarı oyuncuya karşılık kendi kaprisine heba ettiği isimler. Böyle bir takımdan bir şampiyonluk öyküsü çıkarmak mümkün mü bir daha soruyorum? Bir ay boyunca her hafta önüne düşen liderlik-kopuş şansını ayaklarıyla ittiler. Kalecisiz oynadığı doğru değil mi sizce? Gençler maçındaki iki ofsayt kokan pozisyondaki durumunu hatırlayın. Defansın en pahalı adamının yaptığı hataları bir kenara yazın! Orta sahada ancak top ayaklarına geçtikten sonra prangalarıyla dolaşanları düşünün, adam eksiltmeyi topla dolaşmak olarak algılayan "yerli krallara bir bakın!"
Hatıralardan yararlanın Gençlerin de Keita'nın gayretinin yarısı olmadan nasıl gelecek tasarısı yapacak ki sarıkırmızılı ekip? Kewell'ın üçte biri kadar bir iş ahlakı istiyoruz, bir duruş istiyoruz, forma numarasının kutsiyetinden söz ederken biraz daha tarih bilgisi istiyoruz O dört yıllık süreçten baş aktörler çıkarmıştı Süper Kupa'lı takım. 19'luklarını sahaya sürdüğü zaman karşıdaki rakip İngiliz deviydi hatırlayın! E hatıralarla bir takım oluşmuyor diyorsanız hatıralardan yararlanmayı bilin hiç olmazsa. Çünkü karanlıkta uğuldayan ırmağın sesi var. Bu düzensizlik batağında düzen arayan bir kulüp olmakla düzensizliğin içinden sıyrılmak isteyenler arasındaki fark burada görünüyor işte. Siz hangi tarafta duruyorsunuz?