Beşiktaş'ın, Diyarbakır ve Manisa maçlarında ara verdiği başarısının iki temel nedeni; özgüvenlerini kazandırdığı futbolcularını motivede becerikli Mustafa Denizli'ye sahip olması ve futbolcular arasındaki kalite düzeyinin birbirlerine yakınlığı. Özellikle ikinci şık, "takım oyunu"nda kolaylık sağlıyor. Beşiktaş'taki en büyük problem gol ayakların çokluğuna karşın, gol atmada kıtlık yaşanması. Ne gariptir ki şampiyonluğa kanat çırpan Kartal'ın gol sayısı, küme düşmemek için çırpınan Sivasspor ile aynı: 18. Bu kıtlığın giderilmesi için Nihat'la Nobre'nin patlama yapması, Delgado ve Holosko'nun dönüşleri beklenecek. Geniş alanda topla çabuk çıkan Beşiktaş'ta, göbekten ve kanatlardan yapılan pozisyon üretimleri yeterli düzeyde değil. Bunun da nedeni, hünerli ayakların olmaması. Buna karşılık Beşiktaş, ligde fizik gücü en iyi olan takım. Bu sayede ikili mücadeleler genelde kazanılıyor, az pas hatası az top kaybı ve de bütün takım koştuğu için, rakibe sahanın her noktasında baskı yapılabiliyor.
Tello'nun alışkanlığı Futbolun bu güzelliklerini sahaya yansıtan Beşiktaş'ın, iki sezonda kazandığı 200'ün üstünde kornerden attığı gol sayısı 10'u bulmuyor! Ferrari, Fink, Sivok, Bobo, Nobre gibi uzunların kale önünde birikmelerine karşın, Tello'nun kendi arkadaşı değil de rakibin olduğunu göre göre ısrarla ön direğe topu atması anlaşılır gibi değil. Ön direk çalışmasından bugüne dek tek gol atılmamasına karşın Tello, bu alışkanlığını bırakmıyor! Manisasporlu Mehmet Nas'ın, Kalabane'nin kafasına golle sonuçlanan korner toplarını Şili'li neden adrese gönderemez, bilinmez! Altay'da oynarken köşe vuruşlarından bir dolu gol atan Denizli, Tello'yu bu konuda uyarıp, eğitiyor mu, o da bilinmez! Korner, frikik atışları maç kazanımları için önemli vuruşlardır. Beşiktaş'ın, bu vuruşlarla arası maalesef hoş değil...