Fiziksel ve ruhsal gücü yüksek takımlar (Yıldırım Demirören ve Rüştü takıntılı bazı taraftarlar protestolarıyla Beşiktaş'ı çökertmek için ellerinden geleni insafsızca yapıyorlar!) başarı ve şampiyonluk hedefine ulaşmakta fazla zorlanmazlar. Elbette hedefe giden yolda yalpalanmalar da olabilir... Beklenmeyen puan kayıplarının, başta Mustafa Denizli ile futbolcularının, umut ve iyimserlikten karamsarlığa düşmediklerini gözlemliyoruz. Çünkü Denizli ve ekibi, şampiyonluk yarışının uzağında kalsalar da önlerindeki Avrupa'ya götürecek ikincilik, üçüncülük ve Türkiye Kupası yolunun açık olduğu bilinciyle morallerini yüksek tutmaya çalışıyorlar. Çünkü hedefe giden yarıştan koptuğunuz duygusuna girdiğiniz anda bitersiniz! Beşiktaş'ın umudunu ayakta tutan etken, Mustafa Denizli'nin yüzünden eksilmeyen umut, özgüven ve tebessüm ifadesidir.
Denizli'nin tebessümü Denizli'nin yüzünden eksilmeyen 'başarıdan emin' tebessümü, futbolculara "Bu köprünün altından daha çok sular akacak" dedirtiyor. Bu inanç ve hırstan kopmayan futbolculardan biri de Nihat Kahveci'dir. Yeteneği ve takıma katkısı yadsınamayacak büyüklükte olan Nihat'ın, kendini bir ara başarısızlığa götüren şanssızlığı, EURO 2008'de geçirdiği sakatlık ve askerlik süreciydi. Ancak Denizli, güvenip, inandığı bu yıldızını ısrarla oynatarak, kazanmaya çalıştı, kazandı da. Nihat'ın, bir diğer şanssızlığı, Beşiktaş'ın geçen sezonki 'takım oyunu'ndan uzakta olması. Bu uzaklık, öteki golcüler gibi, Nihat'ı da olumsuz etkiledi. Atacağı bir gol patlama yapmasına yetecekti. Nitekim o patlamayı, öteki suskun Bobo'yla birlikte Kasımpaşa'ya yaptı. Golcülerin dirilişi, şampiyonluk yolunda ve bugün Wolfsburg'la yapılacak Devler Ligi maçında Beşiktaş'ın çıkışını hızlandırabilir.