Trabzonspor, tarihinin belki de en uzun ve girift bekleme ve tereddütlü anlarını yaşamaktadır. Öyle ya başarısızlık bir şekilde biraz haklılık payı ile birlikte Broos'a kesildi. Şimdi takım Ünal Karaman'a teslim. İlk yarıda 4 maç kaldı. Şenol Güneş hemen göreve gelmezse, Karaman 4 maçta ortaya ne koyacak diye merak etmenin hiçbir anlamı yok. Zira Karaman bu maçları Güneş gelene kadar emaneten yüklenecektir. Sanırım 4 haftalık periyot sonunda sportif direktör Ünal Karaman hakkında kamuoyunun nabzı tutulduktan sonra karar verilecektir. 'Donkişotluk' yapacak hali yok ya! O da bekeyip görecektir hem kendi ahvalini, hem de Güneş'in kulüpteki pozisyonunun ne olacağını... Merakını herkesle birlikte giderecek. Zira şu an Şenol Güneş'in kendisi de dahil kulüpte ne iş yapacağını bilen yok. "Şenol hele bir gelsin de" şeklinde yönetim bile belirsiz bir bekleyişte.
Zor durumda kalırlar Yani "Mevlam neyler, neylerse güzel eyler" tekerlemesinin tam deklare edilmeye uygun konjonktür var halihazırda. Ama sormak lazım: "Peki ya şimdi nasıl olacak?" Takımda aforoz edilen bir kısım oyuncular, neresinden sakat olduğu (!) halen teşhis edilemeyen Yattara, neden oynatılamadığı belirsiz Tjikuzu, asilikle ömrünü tüketen bir Engin ile takımda veya altyapıda bekleyen genç yetenekler... Ne olacak bunlar? Güneş'in gelişiyle bunlar nasıl düzelecek? "Şenol Güneş'in sihirli değneği yok" diyorlar. Doğru da bu kadar karmaşık yumak nasıl çözülecek? Bu hafta ve gelecek hafta dahil iki maçı kendi sahasında oynayacak olan bordo-mavili ekip her durumda bu karşılaşmalardan 6 puanı söke söke almalıdır. Zira kendi sahasında hele de bu şartlar altında en küçük bir kayıp takımı yönetecek olanların yanı sıra yönetmesi beklenenleri de fevkalade zor durumda bırakacaktır.