Aziz Yıldırım son kongrede üç yıl şampiyon olacaklarının garantisini vererek başına iş açtı. Önce ezeli rakipleri uyanıp kadrolarını önemli ölçüde takviye ettiler. Sonra da saman altından su yürütüp hakem ve ceza kurullarında sinsi şekilde etkili olmayı sürdürdüler. Tabii bu da Fenerbahçe'nin aleyhine oldu. İşte, haksız şekilde verilen "iki maç seyircisiz oynama" cezası ve Beşiktaş maçında hakem triosunun açık hatalarıyla gelen farklı yenilgi. Bu gidişle değil üç yıl, bu sene bile şampiyonluk tehlikeye girer. Bu nedenle verdiği sözü gerçekleştirmek için kulübe sahip çıkmalı ve suskunluğunu bozmalıdır. Bunun için de hem kendisine hem de Fenerbahçe'ye hiçbir yararı olmayan Kulüpler Birliği Başkanlığı'ndan istifa ederek haksızlıklara karşı kılıcını kuşanmalıdır.
Sahtekarlık değildi Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkmayı garantilemiş ve hafta sonundaki önemli lig maçını düşünerek sahaya tüm asları dışında gençlerini süren M.United'ı şahsi bir golle yendi. Tabii bu galibiyete sevindik ama buna zafer demek gerçek zaferlerin değerini düşürür. Fenerbahçe 1996'da İngiliz takımının tam kadrosunu 40 yıllık yenilmezlik rekorunu kırarak 1-0 yenmişti. Daha sonraki yıllarda İstanbul'da gençlerden oluşan Manchester kadrosunu Tuncay'ın hat-trick yaptığı maçta 3-0'la geçti. Ama kimse bu kadar tafra atmadı. Bizim Bülent Tuncay, "F.Bahçe de çakma oyuncu oynatmış" diyerek 60 yıl önceki bir Beşiktaş maçına iki lisanssız oyuncu oynatmasını dile getirip Cemal Nalga olayıyla bir tutmuş. O zaman yapılan sahtekarlık değildi, başka bir oyuncunun lisansıyla oynayan da yoktu. Üstelik bu oyuncuların cezası da bulunmuyordu. Benim de seyrettiğim o maçta amaç o yıl hakemlerle şampiyon olmak üzere olan Galatasaray'ı emeline ulaştırmamaktı. Yapılan iş sportmence olmasa da gizli saklı değildi ve alınacak netice bilinerek yapılmıştı.