Beşiktaş maçların her devresine baskılı başlıyor ve art arda atak yapıyor. Siyah-beyazlıların oyun karakteri oldu bu. Nitekim dün akşam ikinci yarıda oyunu böyle kopardılar. Ne diyorsunuz? Sanki kurulu bir saati var Beşiktaş'ın! Hakemin düdüğüyle zembereğinden boşalıyor. Ama o saat her devrenin 15. dakikasında duruyor! İlk yarının o dakikalarında Serdar Özkan'ın dağınıklığı veYusuf'un çok top kaptırması gol pozisyonlarının doğmasını önledi. O zaman da teknik ayakları daha fazla olan Fenerbahçe oyunu dengeledi. Ama Denizli, bu teknik zaafiyeti çözmek için ikinci yarıya Tello'yla başladı. Önemli bir hamleydi. Beşiktaş yine top kapıyor ve hızla atağa çıkıyordu. İşte tam o dakikalarda Emre'nin sakatlanması ve sarı-lacivertlilerin topu kontrol edemez hale gelmesi ilginçti. Şaşkın bir boksör gibiydi Fenerbahçe. İlk gol kroke etti Fenerbahçe'yi ve maçın sonuna kadar o halde kaldı. Hafta içinde gazetemize verdiğiniz görüşte
"Bu kez Fenerbahçe'nin kaderini Alex değil, Emre belirler" demiştiniz. Şimdi ne diyorsunuz? Tabii ki Emre'nin sakatlığı aklıma gelmemişti. Ama anlatmak istediğim şuydu: Alex çok parlak bir ayak. Tartışmasız! Ancak markajla karşılaştığında bütün etkisi sönüyor. Nitekim öyle oldu. Mustafa hoca adam markajı demodeymiş, takımı eksik bırakırmış türünden mantık yürütmelere aldırmaz. Gerekiyorsa yaptırır. Ve dikkat edin, bu kez Alex'e markaj yapan Fink'ti. Yani Brezilyalı çok disiplinli bir Alman'ın kafesine düşmüştü. İşte bu yüzden Emre kilit adamdı. Savunmayı da hücumu da örgütleyecek olan oydu. İlk yarının son bölümünde sahanın en iyisiydi. Ama sakatlanması F.Bahçe'nin sonu oldu.
Denizli ve Daum... İki teknik direktör açısından maç nasıl değerlendirilebilir? Mustafa Denizli devre arasında çok doğru bir hesap yaptı: Daum'un kaybetmekten çok korktuğunu gördü ve kontrollü oyun yerine sağlı sollu ataklara dayanan hızlı hücuma ağırlık verdi. İkinci yarıdaki oyuncu değişiklikleri de yerindeydi. Daum açısından durum ilginçti. Galatasaray derbisinde psikolojik hazırlığının kaymağını yiyen Alman teknik direktör bu kez oyuncularının sinirlerini kontrol edemedi. Semih'i onca zaman kenarda oturtması ve Kazım'ı göz göre göre kırmızı kart anına kadar oyunda tutması yanlıştı.
Bu galibiyet Beşiktaş'ı şampiyonluk potasına soktu mı? Hiç kuşkusuz! Büyük bir derbi morali kazandı. Düşünsenize bir kere Beşiktaş gol yemiyor. Yani futbolun en sorunlu yanını halletmiş bir takım.