CSKA kendi sahasında üç puan kaybedince Şampiyonlar Ligi, Beşiktaş için yeniden başladı. Üstelik Almanlar kötüydü. Beşiktaş'ın tribün desteği, Grafite'nin atılması üç puanı getirebilirdi. Tek puanla yetindik. Neden? Çünkü Beşiktaş'ın sahada bir "beyni" yok. Gerektiğinde topa basıp oyun kuracak veya bir hamle önceden oyunu takip edip tek pasta pozisyon yaratacak bir beyin eksik. Nihat'a "O kadar koştuktan sonra şut atma, etrafın bomboş, bekle ve pas ver" diyecek bir beyin! Tabata bunu birazcık olsun yapabilir miydi? Belki... Ama artık 10 kişi kalmış Almanlar da beraberliğe oynarken Tabata'nın oyuna girmesinin ne etkisi olacaktı ki! Tello bu kadar kötüyken ve onun yapması gereken bütün işleri Ernst yaparken, üç puanın gelmesi zordu. Oysa Wolfsburg 25. dakikakadan itibaren tökezlemeye başlamıştı. Mustafa Denizli bunu erkenden değerlendiremedi. _Sahaya Tello, Nihat ve Bobo'yla çıkmış bir Beşiktaş gol bulamıyorsa, bu sorun nasıl çözülecek? Nihat her geçen gün biraz daha düzeliyor. Ama ne Nihat, ne Bobo ne de Tello bir Şampiyonlar Ligi maçının formunu taşıyor. Hele Tello ilk yarıda bazı pozisyonlarda emekli futbolcu gibiydi. Zaten bırakın Avrupa maçlarını, lige bakın. Beşiktaş az yiyor ama az atıyor. Henüz gole nasıl gideceğini bilmiyor siyah-beyazlılar. Kanatlar ve orta saha gol ayaklarını besleyemiyor. Her maç sonrası bakıyorum. Beşiktaş'ın en iyi oyuncusu kim diye... Hepsinde aynı adam. Matteo Ferrari! Ne orta sahasından ne forvetinden bir adam maçın yıldızı olamıyorsa, daha gidilecek çok yol var demektir. _Bu bir puan Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi macerasına yeni bir yön verebilir mi? Niye olmasın! İşte Wolfsburg'un hali ortada.. CSKA Moskova'nın durumu ortada.. İki takımın da kalitesi çok yüksek oyunculardan kurulu bir kadrosu yok. Yani Beşiktaşlılar'la bu bakımdan eşitler... Ama Beşiktaş'ın iki sorunu çözmesi gerek: 1- Gol yollarını açan ve oyunu okuyan orta saha... 2- İnanç... Beşiktaş'ı Denizli gibi bir hoca bile Avrupa'da maç alabileceğine inandıramıyorsa, kim inandıracak?