Galatasaray'da herkes kendine bir iş bulmuş onun peşinde koşup duruyor. Kimisi transferi kovalıyor, bir kısımı ise Avrupa Ligi'ne girişe bakıyor. Bazıları da Seyrantepe ile ilgileniyor. Bütün bunlar içinde benim endişem karışan kafalardan dolayı Ankaraspor maçına gerekli ilginin gösterilmemesi idi. Karşılaşmanın 20. dakikası oynanırken Galatasaray bu endişemi haklı çıkarır bir görüntü çiziyordu. Sahada dolaşan takım sanki Galatasaray değildi. Sarı-kırmızılı ekibin gol ümitleri Keita ve Elano'ya bağlanmış, Milan Baros ise gol kaçırmaktan adeta yorgun düşmüştü...
Ankara da çok kaçırdı 26 ve 27. dakikalarda ev sahibi takımın kalecisi Senecky önce Mustafa Sarp'ın sonra da Elano'nun şandellerini çıkarırken iki golü birden önlüyordu. Bu peş peşe gelen ciddi pozisyonlar Galatasaray'ın Ankaraspor kalesine yaptığı ilk tehlikeli akınlardı. Bunun dışında Ankaraspor'un kaçırdığı fırsatlar inanın çok daha tehlikeli idi. Ankaraspor'un kafası Galatasaray'dan daha karışıktı. Yeni bir yönetim gelmiş, formasını giydikleri Ankaraspor kendi kaderine bırakılacak, yedi-sekiz futbolcu da MKE Ankaragücü'ne yollanacaktı. İkinci yarı Ankaralı Galatasaraylılar'ın tezahüratı görülmeye değerdi. 57. dakikada Galatasaray bir golden kurtulduktan sonra Rijkaard, Elano ve Baros'u oyundan alıp, yerine Kewell ve Nonda'yı sahaya sürdü.
Bayram yeri gibi Ama Galatasaray'da değişen fazla bir şey yoktu. 73'te Keita yerini Aydın'a baktı. 74'te ise Arda'nın kornerinde Kewell yükselip kafa ile durumu 1-0 yaptı. Golden sonra stat bayram yerine döndü. Taraftarlar bir yandan "iki, iki" diye bağırırken diğer yandan da hiç susmadan takımlarını şarkılarla destekliyordu. 84 ise herkesi rahatlatan Nonda'nın golünün dakikasıydı. Durum 2-0 olduktan sonra Ankarasporlular oyunu bıraktı...