Galatasaray'ın rakibi ilginç bir takımdı. Avrupa'da ismi pek olmayan ama kendi ülkesinin liginde uzak ara zirvede giden bir takım. Levadia Tallinn'in bir başka özelliği ise maçlarında bol gollü galibiyetler alması idi. Bu yüzden de Levadia, Galatasaray karşısına üç santrforla çıktı. Yani Estonyalılar, İstanbul'da mutlaka gol atmak istiyorlardı. Levadia atacağına bol bol gol yiyip ülkesine gitti! Ali Sami Yen Stadı'nda maçın atmosferi görülmeye değerdi. Tribünleri dolduran renk renk formalı taraftarlar, maç öncesinde başladıkları tezahürata hiç susmadan devam ettiler. Gözle görünen bir şey vardı, o da şuydu: Galatasaray, camia olarak UEFA ve Süper Kupa'nın kazanıldığı günlerdeki gibiydi.
Keita'dan müthiş gol Oyuna Galatasaray süratli bir tempo ile başlarken rakip sahaya da çok çabuk yerleşti. Sağ kanatta Keita çok zaman yalnız kalmasına rağmen müthiş sürati ile rakiplerini geçiyor ama topu atacak kimseyi bulamıyordu. Bu arada Keita'nın, inanılmaz sürati ve top sürüşü ile tribünler ayağa kalkıyordu. 20. dakikada kaleci ile karşı karşıya kalan Arda topu kaleden çıkan Kütt'e çarptırdı. Keita kendisine doğru gelen topa güzel vurup golü atıverdi. Galatasaray, Levadia'ya karşı çok daha iyi top oynuyordu. Bu arada Keita'nın rakibine topu vermemek için yaptığı şov, tribünleri ayağa kaldırdı.
Hiç sıkmadan beş oldu Golden sonra Levadialılar defansa önem vererek oynamaya başladılar. Amaçları fazla gol yememek idi. Rijkaard şansızlığını üzerinden atamayan Baros'u sol kanada çekti. Franco, umulmadık bir şutu kornere atarken bir golü de önledi. Keita ilk yarının sonunda süper bir gol attı. İkinci gol herkesi rahatlattı. Galatasaray Estonya karşısında fazla yorulmadı. İyi olan şey futbolcuların maç sonuna kadar oyun disiplinini bozmadan oynaması topu iyi kullanıp, iyi pas yapması idi. Bu da Rijkaard'ın damgası idi. İkinci yarıda golleri penaltıdan Baros ve Kewell attı. Beşinci golü ise Vitali kendi kalesine yolladı. Maç da 5-0 sona erdi.