Maç başlamadan önce, hatta birkaç gündür Galatasaraylılarda endişeli bir bekleyiş vardı; "Turu geçeriz amma" diyorlar, sonra da devam ediyorlardı: "Ya Tromso maçındaki gibi bir kaza Tobol'a karşı da olursa.." Bu endişeye herkesin verdiği cevap babadan kalma idi. "Ağzından yel alsın!" Alsın kardeşim alsın. Eğer babadan kalma laflarla Galatasaray, Tobol'u geçecekse vah! Galatasaray" ın haline vah! Galatasaray maça yine tek yabancı ile çıktı. Baros sahada, diğer yabancılar nerede? Kimi kulübede, kimi formsuz, kiminin izni gelmedi, kimi de Yahya Kemal'in meçhule giden gemisinde. Anladınız değil mi bu kim? Yazayım beyim yazayım. Linderoth efendim Lideroth. Başka bir yabancı olan Lincoln'de kovuldu. Keita ile kaleci Franco ise tribünde "Çekirdekleri çıtlata çıtlata maçı izliyorlardı.
Serdar'ı beğendim İlk yarıda Galatasaray tıpkı yalancı pehlivanlar gibiydi. Pas hatası süper; kanat akınları insanı çıldırtacak kadar sorumsuzca yapılmış şekliyle sürüyor. Atılan şutlar neredeyse gökyüzündeki yıldızlara varacak şekilde havalanmıyordu. Oyunun geneli ise kötüydü. "Peki iyi şeyler yok mu?" diyeceksiniz, Elbette var. Serdar Eylik'in getirip ortaladığı pozisyonlar geçekten de çok iyiydi. Ancak ortaları alan Baros'la Yaser'in gol kaçırma yarışı skorun değişmesini önlüyordu. Arda'ya sevgi tezahüratı tamdı. Ancak Arda 35 dakika oyunda yoktu. Bu dakikadan sonra iki güzel hareketle alkışlandı. Bu yarının iki iyisi genç Serdar Eylik ve Tobol kalecisi Petukov idi. Kısacası ilk yarı ümitsizlerin endişeli bakışları ile 0-0 sona erdi.
Mustafa çok çalıştı İkinci yarı başlarken Yaser çıktı yerine Kewall girdi. Galatasaray bu yarıda hareketlendi. Mutlaka gol atması lazımdı ve ona göre pozisyonlara giriyorlardı. Oyuna ağırlık koymak isteyenlerden biri de Mustafa Sarp'tı. Genç futbolcu hiç durmadan çalıştı ve bir de kafayla gol attı. Bu devrenin üzücü olayı takımın iyilerinden biri olan Serdar Eylik'in sakatlanıp oyundan çıkması idi. Yerine giren ise Linderoth idi. Bence girmese, yerine bir genç adam alınsa daha iyi idi. Bu yarı Galatasaray galipti ama "Ya bir gol yerse" korkusu ile geçen dakikalar hep insanların ellerini terletti. Servet'in attığı ilk gol hepimizi rahatlattı.