Daum'un defansın göbeğindeki arayışı devam ediyor. Bilica'yı kulübede oturtan Alman hoca, stoperde Önder ve Lugano'yla maça başladı. Gökhan'ın yokluğunda ise sağ bekte o bölgeye hiç alışık olmayan Bekir vardı. Sarı-lacivertliler ligin en az gol yiyen ekiplerinden biri olmalarına karşın savunma hiç güven vermiyor. Bunun yanı sıra takımın aklı da hep savunma hattında. Orta sahada sorumluluk ve risk alması gereken oyuncular dahi, "Kaptırırsam ne olur?" diye düşünüyor. Karşısına denk bir rakip çıktığında bu sıkıntı daha çok kendini gösterir. Ama Daum ne yapsın? Eldeki malzeme bu! Dün gece Kazım ve Dos Santos'un günlerinde olmamaları yüzünden özellikle ilk yarıda hiç kanat atağı yapamadılar. F.Bahçe'nin bu sezon en büyük silahının kanatları olduğunu gören Mesut Bakkal, iki kanadı da sert, agresif oyuncularla kapattı. Gözler hep Gökhan Gönül'ü aradı. Bekir ne ofansta ne defansta var! Bu F.Bahçe'nin yedekleri hiç mi çalışmıyor? Sarı-lacivertliler kulübeden gelen oyunculardan bir türlü faydalanamıyor.
Kondisyon farkı Orta alanda Cristian öncelikle savunmayı düşününce, sakatlıktan yeni çıkan Alex, ürkek oynayınca F.Bahçe 3.bölgede etkisiz kaldı. İkinci yarı oyuna iyi başlayan taraf Manisaspor'du. Özellikle 10-15 dakika öyle top oynadılar ki, F.Bahçe gerçekten çok aciz durumlara düştü. Gol kaçıran, penaltısı verilmeyen Manisa ekibinde özellikle Ergin Keleş, Mehmet Nas ve Simpson öne çıkan isimlerdi. Emre maçın en iyi isimlerinden birisiyken zorla kendini oyundan attırdı. Bu çocuğun iyi bir tedaviye ihtiyacı var! Sinirlenince kendini kaybediyor. F.Bahçe'nin en kötüsü Alex, 79'da Güiza'ya öyle bir pas verdi ki, İspanyol fırsatı kaçırmadı. İşte Alex bunun için var. Kötü oymasına rağmen onu oyundan almayan Daum'a helal olsun. Sarı-lacivertlilerin en büyük silahı kondisyonu. Rakip iyi de oynasa bir dakikadan sonra oyundan düşüyor. İşte bu anlarda güç farkı ortaya çıkıyor. Kötü futbola rağmen alınan bu 3 puan çok önemli. Verilen arayı iyi değerlendirerek sıkıntıların çözülmesi lazım.