Yiğit düştüğü yerden kalkar demişler. Christoph Daum da yıllar önce şampiyonluğu kaybettiği Denizli'de bir kez daha Fenerbahçe'nin başındaydı. Daha olgun, daha istekli ve daha temkinli... İlk dakikada Güiza'nın attığı gol, herkese maçın F.Bahçe açısında rahat geçeceği düşündürdü. Sarı-lacivertlilerin orta sahası gerçekten çok iyi olmuş. Her topa basıyorlar ve kolay kolay oyundan düşmüyorlar. Benim deyişimle savaşan, başkan Aziz Yıldırım'ın deyişiyle, "öpen takım" gün geçtikçe ortaya çıkıyor. Millet dünyayı gezip her yerde 10.5 numara ararken, F.Bahçe'nin Alex'i 11 numara! İsteyince oynuyor, oynatıyor. Geçen sene Güiza'ya bu topları atsaydı, F.Bahçe şampiyon olurdu.
Kesinti imdada yetişti Denizli Teknik Direktörü Altın, gelecek vadeden hoca. İyi ve bütçesine göre bir takım kurmuş. Ama Murat Hacıoğlu'nu sol bekte neden oynattığını bir ara bana anlatsın. Ondan kaleci olmayacağı gibi, sol bek de olmaz! Bir de sürekli top ezen Bangoura'ya nasıl katlandığını anlamadım. İkinci yarının başında oyuna iyi başlayan taraf Denizlispor'du. Sağdan soldan bindirmeye başladılar. Ama kesilen elektrik onların nefesini kesti. Bu kesintinin F.Bahçe'nin imdadına yetiştiğini söyleyebilirim. Baskılı olmalarına rağmen pozisyonları bulan tarafın F.Bahçe olmasının adı tecrübedir. İkinci yarı oyuna giren Güray'ın, Denizli'nin hareketlenmesindeki payı büyüktü. Öte yandan Daum, Bilica'nın kulağını çekmiş, Brezilyalı orta sahadan ileri çıkmıyor. Üzerine vazife olmayan işlere karışmıyor. Kazım sağ kanatta iyi işler yaptı. Fiziğini çok iyi kullanıyor. Ele geçen pozisyonlar kullanılabilse, Güiza "ayağının ayarını" tutturabilse maçın tarihi farkla bitmesi muhtemeldi. Avrupa yorgunu F.Bahçe hem iyi bir başlangıç yaptı hem de Daum'un kötü anılarını sildi. Herkese hayırlı sezonlar.