İsviçre küçücük bir ülke... Sion da küçücük ülkenin mütevazı takımı... Anlayacağınız F.Bahçe'nin ayarı değiller. Daum, durup dururken onca sakatın, cezalının arasında bir garip değişiklik yaptı. Haftalardır defansın göbeğinde Bilica ile oynayan Önder'i kesip yerine Deniz'i monte etmeye çalıştı. Çalıştı diyorum çünkü Deniz o bölgede iyi değildi. Son adam olarak oynayacak bir futbol mantalitesine sahip değil. Umarım Lugano'nun gelişi F.Bahçe defansının sorununu çözer. Dün gece Sion gibi zayıf bir rakip karşısında bile pozisyon verdiler. Lugano'nun sorunu çözüp çözemeyeceğini bir de Lugano-Bilica ikilisi birlikte oynayınca göreceğiz. Futbolcu için sakatlık kötü bir şey ama Deniz'in sakatlanarak oyundan çıkması, "Eğriyi doğruya" getirdi. Son zamanlarda sarı-lacivertli oyuncular çok sık adale sakatlığı yaşıyor. Bunun sebebi arka arkaya oynanan maçlar mı yoksa yanlış yükleme mi?
Semih'ten derslik pas Alex'in yokluğunda Deivid sahadaydı. Ama gözlerimiz hep Alex'i aradı. Daum'un maça; top tutan, adam eksilten Semih'le başlaması gerekirdi. Sorumluluk alması beklenen Emre'nin takım hücuma çıkarken kaptırdığı toplar yürekleri ağızlara getirdi. Sion'da Serey Die ve Paito'yu beğendim. Özellikle Die ortada müthiş işler yaptı. Ama arkadaşları ona ayak uyduramadı. İyi ki uyduramadı! Maçın özellikle ilk yarısı iki hocanın da taktik mücadelesi halinde geçti. Sionlu futbolcular orta alanda iyi basarak F.Bahçe'nin usta ayaklarına pas yaptırmamayı düşündüler. Nitekim bir ölçüde bunu gerçekleştirdiler. Ta ki Dos Santos'un golü gelinceye kadar... Cristian da maçın iyilerindendi. Orta sahada çok çalıştı. Kadro seçimindeki yanlışlıklar, oyuncuların yorgunluğu ve bazı futbolcuların beceriksizliği, ciddiyetsizlikle buluşunca ortaya böyle güdük bir skor çıktı. İkinci gol de Semih'in, "Müsait pozisyonda olan arkadaşına nasıl pas verilir?" dersiydi. Maç içerisinde kendisine verilmeyenlere inat!