- G.Saray'ın sahaya G.Antep maçından farklı 6 kişiyle çıkacağını yazan bir tane gazete yoktu. Bu Türk spor medyasının yüz karasıdır - "Türkiye'de gazetecilik bitmiş" diyorum kızıyorlar bana. İşte buyur 3G'yi. 3G değil, 23G olsa ne olacak! Işınlansan ne olacak! - Muhabirlik yapmıyorlar ama Helvacı ile Üstünel arasında fesatlık yaratmaya uğraşıyorlar. Helvacı çok da doğru konuşmuş _Rjkaard, Denizli karşısında Gaziantep maçının 6 as oyuncusunu yedek bıraktı. Orada bir dur. Gaziantep maçından farklı 6 kişiyle Galatasaray'ın sahaya çıkacağını o gün yazan bir tane gazete var mıydı?
_Yoktu.
Maçtan galiba 45 dakika, yarım saat evvel NTV Spor'un stadyumdan yaptığı canlı yayını izliyorum, "Gaziantep maçının kadrosuyla sahaya çıkacak" diyordu muhabir. Stadyumdan!.. Türkiye'deki spor muhabirliğinin düştüğü zavallılığa bakar mısınız? Bunları söyleyince bana kızıyorlar. Galatasaray sahaya çıktığı anda ben genel yayın müdürü olsaydım, spor servisi müdürü ve Galatasaray muhabirinin işine son verirdim. Bunun böyle olacağını bildiği için de benim gazetemde o haber yer alırdı. Sahaya çıkacak 11 yer almazdı belki ama 'Bugün sürprize hazır' olun diye bir uyarı yer alırdı. Bu kadar Galatasaray'dan bi haber Galatasaray muhabiri nasıl gelip de 'Ben işimi yaptım' diyebiliyor ya da o muhabirin şefi ya da genel yayın müdürü nasıl hesap sormuyor! Böyle bir şey olur mu? Rijkaard takımın yüzde 50'den fazlasını değiştirirken, bütün gazeteler ve bütün televizyonlar 'Gaziantep kadrosu ile çıkacağını' iddia ediyorlar. Yuh olsun medyaya!.. Hakikaten yuh olsun. Keşke birisi odama gelse de 'Utan Hıncal ağabey, bizim için böyle lafları nasıl edebiliyorsun' dese; diyecek yüzü olsa!.. Keşke!.. "Türkiye'de gazetecilik bitmiş" diyorum kızıyorlar bana. Efendim 3G... İşte buyur 3G'yi!.. 3G değil, 23G olsa ne olacak! Sen Galatasaray'da ne olup bittiğinden haberdar değilsen bu iletişim araçları, dünya çapında hıza, ışık hızına ulaşsa ne olur! Işınlansa ne olur!.. 23G sonucu cep telefonu adamın görüntüsünü değil, kendisini ışınlasa ne olur, orada adam olmadıktan sonra!.. Benim anlatmak istediğim şey bu... Sahaya 6 değişik oyuncu ile çıkan Galatasaray, Türk spor medyasının yüz karasıdır!.. Perşembe günü Tallinn ile oynayacak Galatasaray. O sabah ben niye gazeteyi okuyayım ki? Bana söyler misin; hangi gazeteyi güvenerek, inanarak okuyacağım ben? Muhabirlik, gazetecilik bitmiş. Galatasaray maçının en önemli unsuru bu... O maçın ertesi, hangi gazetenin genel yayın müdürü, spor müdürünü çağırıp 'Bu ne rezalet?' diye sormuş. Diyen beni arasın.
İSTİFA ETSİNLER Bizim zamanımızda bir sayfaydı spor ve içinde her haber vardı. Şimdi sayfalar dolusu spor, hiçbir şey yok. Sorarsan, 'Yerimiz yok' diyorlar, sorarsan İlan geldi" diyorlar. İlan olmasa ne olacak? Galatasaray'ın Milli Takım'da oynayan geri dörtlüsünün, dördü birden sahada yok, kimsenin bundan haberi yok!.. Yuh vallahi yuh!.. İnsanda biraz utanma olur. Ben Galatasaray muhabiri olsam gider istifa ederdim. Sadece Galatasaray muhabirliğinden değil, meslekten. 'Bu mesleği yapmaya hakkım yok' der gider, koluma da bir lastik takar, bir yerde kalem efendisi olur, otururdum. Ondan sonra 'Ağır konuşuyorsun.' Ağır konuşuyorum. Benim mesleğimi bu hale düşürmeye kimsenin hakkı yok. Türkiye Cumhuriyeti'nde bir tek vatandaş, perşembe sabahı 'Galatasaray'da ne var?' diye gazetelere bakmayacak. Çünkü hiçbirinin Galatasaray muhabirinin olmadığını biliyor. Siz iki ay evvel Rijkaard'ın gelişini atladınız. Artık utanın da biraz dönün Galatasaray'a. Rijkaard gibi bir adamın Türkiye'ye gelişi dünya çapında bir olay. Türkiye çapında değil, dünya çapında. Gazeteler bunu atlıyor. Takımda 6 adam değişiyor onu atlıyorlar. Ve bunları genel yayın müdürleri seyrediyor. Mesele bu. New York Times Genel Yayın Müdürü'nün tarihe geçmiş bir lafı var: "Her gazetenin çapı, genel yayın yönetmeninin çapı kadardır." İşte onun için Türkiye'de bütün gazetelerin toplam satışı 3.5 milyonu geçmiyor. Bunu yapmıyorlar ama Galatasaray İkinci Başkanı Mehmet Helvacı ile Haldun Üstünel arasında dedikodu haberleri yapıyorlar. Mehmet Helvacı'nın söylediği harika bir laf; "Haldun'a transfer demeyin kızıyorum. Haldun transfer değil, bizim alt yapımızdan. Arda gibi. Tamamıyla Galatasaray'ın eseridir" diyor. Bu çok güzel bir laf. Bu lafı 'Mehmet Helvacı, Haldun Üstünel'i kıskanıyor' diye Haldun'a taşıyorlar, Haldun'un lafını Mehmet'e taşıyorlar. İki taraf arasında fesatlık yaratmaya uğraşıyorlar. Neşet Ertaş ile Nil Karaibrahimgil arasında yarattıkları fesat gibi. Meşru gazeteciliği yapamayınca sayfayı bir şekilde doldurmak lazım. Ne lazım; fesatla doldurmak lazım. 'Mehmet Helvacı, Haldun'u kıskanıyor.' Haldun da ona tepki gösterecek, o bir şey söyleyecek, bu bir şey söyleyecek, al sana manşet.
GOLLE AÇILDILAR Haldun Üstünel, Galatasaray'a gelmiş geçmiş en mütevazı yöneticilerden bir tanesi. Harika işler yaptığı halde ortaya çıkıp 'Ben yaptım' demiyor, televizyonlarda konuşmuyor, gazetelere konuşmuyor. Mehmet Helvacı da diyor ki "Benim taraftarım yanlış yapıyor. Haldun'un transferle alakası yok. Bu bizim öz çocuğumuz." Bunda ne gibi bir kötülük var? Haberi yakalayamayan gazetecinin yarattığı fesatlıktan başka bir şey değil. Türkiye'de gazeteciliği bu hale getirdiler. Galatasaray'a gelince ilk 15 dakika çok iyi top oynadı. Sağdan, soldan darmadağın etti Denizlispor'u. 'Müthiş bir kuvvet farkı var' diye düşünürken, sonra duruldu nedense. Ve boş oynamaya başladı. Tıpkı Fener'in ofsayt golü gibi o yan hakem penaltıyı görmese, orta hakemi uyarmasa devre 1-0 bitse, ne olurdu bilemiyorum!.. Bu penaltıyla kendilerine geldiler. Kendilerine geldikleri zaman da karşılarında Denizli'nin duramayacağı belliydi ve nitekim duramadı.