* Maçın genel görünümünde baskılı oynayan Gaziantep'ti. Rijkaard'ın garip bir şekilde önlem almadığını gördüm. * Avrupa'nın önde gelen hocaları geldiklerinde kendilerini kanıtlama ihtiyacı duyuyor ve garip işler yapıyorlar. Rijkaard da modaya uydu. * En iyi oynayan, üç adamı kenara aldı sırayla! Halbuki sorun orta sahadaydı. Hava sıcak, takım yorgundu ama değişiklik için 90 dakika bekledi.
_Galatasaray maçının analiziyle başlayalım isterseniz. Netanya'ya farkattı ama genelde 'Gaziantep maçını bir görelim' şeklinde bir düşünce vardı ve Galatasaray sıcak deplasmandan da galibiyetle ayrılmayı başardı.
İlk izlenimleriniz nasıl? Gaziantep maçına gelinceye kadar özel veya resmi hiç ciddi bir rakiple, futbolu biraz oynayan bir rakiple oynamadı Galatasaray. Gerek Kazakistan, gerek İsrail takımı, Türkiye 2. Ligi'nde zor oynayacak takımlar. Bu takımlar önünde kazanılan çok kolay galibiyetler Galatasaray'ı belli ki yanlış düşünce içine sevk etmiş. 'Galatasaray' derken özellikle Rijkaard'ı kast ediyorum. Antep maçını tesadüfen kazandı Galatasaray. Aynı, hatta değişik bir skorla Gaziantep de kazanabilirdi. Gaziantep'in altını dikkatle çiziyorum. Bu yıl Anadolu'nun en ses getiren takımlarından biri olabilir. Çünkü ilk defa bir Anadolu takımının, kiminle oynarsa oynasın kazanmayı düşünerek oynadığına şahit oldum. Olcan ve Mehmet Yozgatlı'yı iki beke koyarak oyuna başlaması Portekizli hocanın, müthiş bir kafa reformuydu. Alkışlanmaya değer ve sezonun en iyi transferlerini yapmış Galatasaray'a karşı iki bekiyle dahi hücumu düşünerek, golü düşünerek, oyuna başlıyorsa eğer bir Anadolu takımı onu alkışlamak lazım. Hem futbol düşüncesi açısından, hem televizyonları başında maçı seyredenler açısından, hem de o takım açısından takdire değerdi. Gaziantep çok şeyler yapacak gibi görünüyor. Bu bir yana. Gaziantep önünde Galatasaray'ın maça 2- 0 başlamak gibi bir avantajı oluştu. O 2-0 olduğu dakikalarda Galatasaray'ın başka bir pozisyonu var mı, başka bir şutu var mı, başka bir eylemi var mı? O 2-0 fırtına gibi başlangıcın, Gaziantep'in üstüne çökmenin ve arka arkaya gelen hücumların sonucu değil. O 2-0, iki kontratakta usta ayakların topu iyi kullanmalarının sonucu. İki harici akın, iki gol. Üçüncü akını yoktu Galatasaray'ın! Maçın genel görünümünde futbolu oynayan, topa sahip olan, baskı kuran takım Gaziantep'ti ve de garip bir şekilde Frank Rijkaard'ın oyuna müdahale etmediğini gördüm.
NEESKENS SEYRETTİ Galatasaray oyunu götüremiyor, orada yanlış, sahadaki oyunun karşılığı olmayan bir tabela var ve o tabela her an değişebileceğini gösteriyor, ilan ediyor adeta ama Rijkaard önlem almıyor. İnanamadım. Hatta neredeyse her pozisyonda not alan Neeskens gibi bir futbol devi orada olmasına rağmen oyunu uzun süre seyrettiler. Sonra değişikliklere başladılar; büyük şaşkınlığa düştüm!.. Kaleci Franco'yu çıkarıp, Nonda'yı alsa ancak bu kadar şaşırırdım. Daha garip bunu yapabilirdi çünkü! Anlayamadığım bir şey var. Avrupa'nın en önemli, en önde gelen hocaları Galatasaray'a geliyorlar, geldiklerinde kendilerini kanıtlama ihtiyacı duyuyorlar ve garip işler yapıyorlar. Gerets de böyleydi, Feldkamp da böyleydi şimdi bakıyorum Rijkaard da daha ilk maçında aynı yanlışı yapıyor. Oyuna kenardan sakin sakin baksan 'Bu maçta kimler değişmeli?' desen o değişmesi gerekenlerin hiçbirine el sürmedi. 'Kimler bu takımda devam etmeli?' desen o isimlerin üçü de kenara alındı. En iyi oynayan, en tehlikeli olan üç adamı kenara aldı sırayla!.. Keita'yı, Baros'u ve Arda'yı. İnanamadım. Netanya gibi bir takımın maçında '3 tane asist yaptı' diye Aydın'a tahümmül etti. Aydın, Gaziantep'te sahada yoktu. Dedim ki "Herhalde Rijkaard, Aydın'ı göremedi de ondan çıkarmadı oyundan!.." Sahada görünmüyor adam, sahada yok olan adam 90 dakika oyunda kaldı. Aynen Emre (Belözoğlu) gibi oynuyor. Santranın 5 metre ilerisinde, 5 metre gerisinde, eli belinde yürüyor. Ne orta sahada var, ne hücumda var. Onu 90 dakika oyunda tuttu, inanamadım. Kewell girerken Keita'yı çıkardı. O sıralarda Galatasaray'ın tek tehlike yaratan adamıydı. Netanya'ya karşı ben de santrfor oynasam, ben, 70 yaşındaki Hıncal Uluç, o pozisyonlara girebilir, ben de o 3 tane golü atabilirdim. Öyle bir maçta, '9 pozisyondan altısını akıl almaz şekilde kaçırıp, üçünü attı' diye Nonda'yı oyuna aldı. Baros-Nonda değişikliğinin Galatasaray'ın futboluna hangi değişikliği getireceğini o anda birinin bana anlatması lazım.
CANAVAR GİBİ YEDEK Galatasaray'ın sorunu Baros değil ki Galatasaray oyun oynayamıyor, orta sahada oyun kuramıyor, orta sahada akın kesemiyor. Sorun orta sahasında Galatasaray'ın. Ve o orta sahada ileri geri oynayan, koşan, tehlike yaratan Keita'yı alıyor, alakasız bir şekilde Baros'u alıyor ve de Arda'yı alıyor. Yaptığı değişikliklerin dakikalarına bak!.. Hava sıcak, Galatasaray yorgun, kendi ifadesinde var, "Çok yorgundu takım" diyor, bunu diyen adam ikinci yarıya iki değişikle başlamaz mı? Üçüncüyü saklarsın ama iki tane değişiklikle başlarsın. Hayır. Baros'un oyundan alındığı dakika 69, Arda'nın oyundan alındığı dakika 91 ve hoca diyor ki "Takımım yorgundu!" Yorgun takım 90 dakika oynatılır mı? Canavar gibi adamlar var kenarda. Milli Takım dahil her takımda oynayabilecek. Soksana oyuna! Ve takıma Barış 91. dakikada mı girer? Neyi ispatlamak istiyor Rijkaard? Bunlar çocukların dahi yapacağı yanlışlar değil. Rijkaard gibi, Neeskens gibi adamların böyle bir şeyi anlamamalarına görmemelerine imkan yok.