Beşiktaş, ilk sınavını verdiği İstanbul BŞB karşısında rakibini ciddiye alan, küçümsemeyen görüntü vermedi ve üçüncü yıla da galibiyetten oldu! Oysa; disiplini elden bırakmadan, savunmada iyi kapanarak, Beşiktaş'a boş alan bırakmayan İstanbul BŞB dikkat edilmesi gereken bir ekipti. Üstelik Beşiktaş'a hep ters gelen bir takım olduğunu geçmiş üç sezonda göstermişti. Beşiktaş'ın karakteristik şablonu, rakibi baskı altında tutan, hücuma kalabalık kalkan, tempolu oyun düzeni üzerinedir. Bu düzende özellikle Ernst ile Fink'in payları büyük oluyor. Disiplinli ve mücadeleci bu ikili, topu ileriye taşıyarak olumlu işler yaparken, karşı takım yüklenmelerine set çekti. İkili savunmaya güven veren verdi. Ne var ki; İstanbul BŞB maçında bu özelliklerini sergileyemediler.
Olimpiyat'ta buhar oldu Futbolda iyi oyun ve başarı için özgüven şarttır. Beşiktaşlılar Denizli'nin motivasyonuyla böyle bir özgüven içindeydiler. Ancak bu unsurdan uzaklaşınca tempolu, kontrollü ve riskli oyunu Olimpiyat Stadı'na taşıyamadılar. Rakibini baskı altında tutan, dahası keyif veren o Beşiktaş, Olimpiyat'ta buhar oldu! Siyah-beyazlı takımın heyecan veren, sonuç alan futbola dönüşü eski-yeni futbolcular arasındaki uyum geliştikçe gerçekleşecektir. Bu da 5-6 haftayı bulur. Bu arada büyük kozlardan Nihat'ın antrenman eksikliğini gidermesi ve de orta sahaya pozisyon üreten kaliteli bir oyun kurucu alınması durumunda Kartal üç kulvardaki hedefe kanat çırpar. Forvet arkasında, boş alanlardaki oyun özelliğiyle etkili olan, uzaktan sert şutlarıyla Nihat, Denizli için güçlü bir kozdur. Milli yıldız, her teknik direktör için vazgeçilmezdir. Denizli için de öyledir. Sakatlanmaması ve eski formunu bulması durumunda Beşiktaş'ın ağır yükünü taşıyanlardan olacaktır!