Liderler, zor günlerde daha çok öne çıkar, dimdik ayakta duruşlarıyla temsil ettikleri zor durumdaki camialarına çıkış yolu bulurlar. Mustafa Denizli, bu liderlerden biridir. Çarpıcı söylemleriyle dikkat çeken Denizli, ilk günlerinde şöyle demişti: "26-27'nci haftada yarışın içinde üç takım kalacak ve bunların arasında Beşiktaş da olacak." Denizli, bu söyleminde hem kendine, hem takımına olan güvenini vurguluyordu. Kurt hoca, en çarpıcı, en iddialı söylemini ise 21 Aralık 2008'de yapmıştı: "Benim adım Mustafa Denizli ise 10 hafta sonra ligde neler olabileceğini herkes görecek. 26'ncı haftayı bekleyin!" Denizli bu iddiasını ortaya koyarken liderden 6 puan geride olan Beşiktaş, 6'ncı sıradaydı. 27 Şubat 2009'daki puan hesapları da Denizli'yi yanıltmadı. "Şampiyonluk barajı" 67 ya da 73 puan olur" söyleminin ardından Beşiktaş'ı 71 puanla şampiyon yapan Denizli'nin futbol dünyasına yaşattığı heyecan ve lidere yakışan duruşu, hep konuşulacak!
Mehmet Topuz gibi Kuşkusuz, asıl konuşulacak olan Şampiyonlar Ligi'nde alacağı sonuçtur! Bu sonucun "fiyasko" olmaması için Mustafa Denizli'nin de bildiği gibi kadronun özellikle savunma ve orta sahaya yapılacak 'kaliteli' takviyelerle güçlendirilmesi gerektiğidir! Denizli'nin ısrarla istediklerinden Mehmet Topuz'un, orta sahanın dinamizmini artıracağı tartışılmaz! Şu gerçek de tartışılmaz; "Beşiktaş'ta oynamak istiyorum" diyerek duruşunu ortaya koyan genç futbolcunun tercihi önemli ve geçerli olsa da dileğinin gerçekleşmesi, ancak Beşiktaş'la Kayserispor'un anlaşmasıyla mümkündür! Buraya kadar yanlış yok! Yanlış; Kayserispor'un, Topuz'un rızasını almadan bonservisini Fenerbahçe'ye vermesiyle başladı. Oysa her kulüp, her futbolcuyu almak isteyebilir! Ancak zorla alamaz, onunla 'insan ticareti' yapamaz! Kulüplerin değil, futbolcuların duruşu önemlidir. "Tercihim Beşiktaş'tır" diyen Mehmet Topuz gibi!