Sezonla birlikte babaannemin çenesi de açıldı. Maçı bizimle izlemeye bayılıyor ya, yine yanı başımda bitti, düdükle beraber başladı salvolara. - Bizim zamanımızda şekeri de vardı. - !!!!!!!! - Hem öttürür hem yerdik bir güzel. - Ne şekeri ne öttürmesi babaanne? - Horoz şekeri evladım. Böyle horoz şeklinde olup kuyruğuna doğru popodan delikliydi. Oraya doğru üfürünce; ü ürü üüü!.. Şimdi de formasını yapmışlar. - Denizlispor'un sembolü. Denizli horozundan mülhem. - Üsküdar'daki bahçeli evin kümesinde bir çil ibik vardı esas menşurluğu görecektin. - Neyiyle meşhurdu ki? - Hovardalığıyla tabii ki evladım. Rahmetli dedenle yarışırdı hovardalıkta. - Horoz dedemle mi yarışırdı? - (gevrek gevrek gülerek) Biri çöplüğünde öbürü gece gezmelerinde gagalar dururlardı tavukları.
Geze geze Baktım mevzu sarpa saracak lafı değiştirip 10-15 dakika kazandım. Sonra birden yine avazlandı babannem: - Aaa ne de tez bitti maç. -Bitmedi ki babaanne daha 25. dakikadayız. - Eee, niye topu bıraktılar da çıkıyorlar çayırdan? - Babaanne sahalara hâlâ çayır diyorsun. Su molası verildi kenara gidiyorlar. - Ah yazııık paraları bitti demek. - Hııı!... - Eskiden gümüş kupa verilirdi şimdi su kovası veriyorlarmış tüh!.. Odadakiler kahkahayı patlatıyor ama benim göynüm hoş değil. Sezonun ilk maçını yazacağım. Ciddi izlemeli, ciddi yazmalıyım. Asık surat olunca da sebep soruyor babaannem: - Ne o? Yüzün oldu evkaf duvarı. - Önemli maç, sakince seyredip, güzel yazmam lazım. - Yaz evladım yaz. Güzel yaz. Bakarsın maaşını ikiye katlar müdürlerin. Bunu söyler söylemez sustu. Meselenin disiplin gerektirdiğini anlamıştı. O sükûnet içinde Fener'in stopersiz ne edeceğini, ilk dakikada gelen avanta lavanta golün keçiboynuzu tadında kaldığını.
Nihayet anlaştılar Yine de kenarda kanlı canlı heyecanlı bir hoca olmasının geçen sezon boyu 'dede külahı' kurbanı olmuş bizleri ne mutlu ettiğini, Kazım'a şans vermenin iyi bir şey olduğunu, Alex- Güiza ikilisinin nihayet iyi anlaşabildiğini, Denizli'nin korkak tırsak oyununu filan yazmaya başladım. Tam sonunu getiriyordum ki yeniden konuştu babaannem: "2 misli maaş alırsın deyince katip kesildin tıkır tıkır yazmaya başladın deli oğlan" dedi. "İki misli maaş" lafını yine duyunca dünyam karardı sandım meğer saha ışıkları sönmüş. Sonra kafamda bir şimşek çaktı aydınlandım ve düşündüm. Dünyada benden başka; maaşı ikiye üçe hatta yüze katlansa bile, alacağı para değişmeyen yazar var mıydı acep? Zeki müdürün verdiği, daha doğrusu vermediği sıfır lirayı istediğin kadar katla, çarp ne fark eder ki? Ühüü.