Bir nevi tenis maçı, basket maçı kıvamında hop o kaleye zıp bu kaleye met-cezir'leri yaşandı ilk yarıda. * Hakemin bence kötü niyetsiz birkaç yanlış yunnuşu oldu ama "kadı kızı kusuru" dedim geçtim. Gazze'den taze geldim. Uçaktan eve dönüşümden bir gıdım sonra bu maç başladı. Daha üzerimden o acı harmanının duygusunu atamamışken tribünlerin kolektif haykırışı gözlerimi yaşarttı. Çünkü bu muhteşem koro "Filistin Kardeşimizsin" diye sesleniyordu. Ulusal marşımız ve çığ kurbanları için saygı duruşu da üstüne eklenince derbi maçın hali hazırdaki hissiyat darası daha da bir arttı.
Hatun da etkilenmiş olacak ki sordu: - Bey futbolcular da bu atmosferden etkilenip maç konsantrasyonlarını yitirmeyeler? Hak verdim: - Bende öyle düşündüm hanım. Duygu bölünmesi olur valla Bu fikrimizin tekzip olması için 3 dakika bile yetti. 1 aylık ara vermek çok özletmiş top didiklemeyi oyunculara. Kupa maçlarının asla kesemediği bu özlemişlik yüzünden meşin yuvarlağın peşinden sevgili kovalar gibi seğirtmeğe başladı hepsi de. Bir nevi tenis maçı, basket maçı kıvamında hop o kaleye zıp bu kaleye met-cezir'leri yaşandı ilk yarıda. Hakemin bence kötü niyetsiz birkaç yanlış yunnuşu oldu ama kadı kızı kusuru dedim geçtim. İki takımın girdiği net gol pozisyonlarını tek tek anlatsak pehlivan tefrikası gibi 4-5 sayfa lazım dedim sustum.
2. YARI BAŞLAYINCA İlk yarı kadar atak geçmeyeceği belliydi çünkü 45 dakikada fena ritim almıştı maç. Zaten art arda sarı kartların 60. dakikadan sonraya sıralanması da alametifarikaydı. Bu yarının da maçın da önemli adamı kim derseniz iki takımdan da kalecileri sayarım. Volkan'a biraz daha fazla puan veririm çünkü ipten aldı takımı. Denklik bozulmasa da Trabzon'u daha başarılı ilan etmek gerek. Ne de olsa 10 yıldır ligde Fener'i yenemediği bir statta, görkemli seyirci önünde oynuyor ama taş gibi atak yapıp, futbolu asla çirkinleştirmeden açık, atak, aslanlar gibi bir maç çıkartıyordu.