Cuma akşamı İBŞB-Beşiktaş maçıyla başlayacak yeni sezon öncesinde siyahbeyazlı takımın da eksikleri var. Hazırlık ve İspanya'daki Barış Kupası ile Fenerbahçe maçlarında gördüğümüz kadarıyla 'iyi futbol' ve başarıyı getirecek kapasite oranı Mustafa Denizli'nin de dediği gibi; yüzde 65-70 düzeyinde. Beşiktaş'ta göze çarpan en büyük eksiklik; yenilerin eskilerle uyumu! Organize oyunu güçleştiren uyum eksikliği özellikle Ferrari'ye savunmada ciddi hatalar yaptırdı. Sağ bek Erhan Güven, sol bek İsmail Köybaşı ve ön libero Michael Fink ise sırıtan hata yapmadılar ama uyum eksikliğinden, gerektiği kadar verimli olamadılar! Zaman geçtikçe ve birlikte oynadıkça hem sistemin oturacağından, hem de yenilerin özgüvenlerini kazanacaklarından kuşku yok.
Eskiler ve yeniler Özgüven, elbette çok önemli ama Tello'nun, Lyon maçında yaptığı gibi; 'disiplinsizce' aşırıya kaçırıldığında kötü sonuçlara yol açıyor! Şilili, Denizli'den aldığı cesaretle, takımın lideri olmaya kalkıyor, ancak bunu aşırıya kaçırınca 'takım oyunu'nu bozuyor, tempoyu düşürüyor! Gereksiz çalımlar, fanteziye kaçışlar, işin kolayı varken riske girmeler futbolcuyu sıradanlaştırır! Beşiktaş, Denizli'nin çok önem verdiği 'yüksek tempo'yu yakalamaya, hırslı, agresif, üretken futbol oynamaya çalışıyor. Rakip kalede olmanın koşulu, oyuna hızlı çıkmak, topu ayaktan hemen çıkartmaktır. Lyon, Porto ve golü yiyene dek Fenerbahçe maçlarında sahanın her bölgesinde rakibe basmaya çalıştığını, kanat bindirmelerini sıkça yaptığını gördüğümüz Beşiktaş, giderek izleyenlere keyif veren oyunlarla üç kulvarda hedeflediği sonucu alacağı umudunu veriyor. Orta sahaya oyun kuran, koşan, servis yapan kaliteli bir yabancı alınması durumunda siyah-beyazlı takım, başarıda yol alır. Bu yolu uzatacak olan ise eski ile yeni futbolcular arasındaki uyum ve oyun disiplinini kısa zamanda pekişmesidir!