Keramet hoca efendide derler. Derler ama bizim hocalar keramette onlara fark atarlar. Hoca efendilerin kerametleri çok defa poliste biter. Bizim hocaların kerametleri ise hep medyada destekli atışlar ile sürer gider. Yakın zamana kadar bizim kerametçilerimiz birdi şimdi dört oldu. Nasıl oldu diye sormayın. Oldu işte! Bizim kerametçilerin bir numarası tabii ki Fatih Terim'dir. 2000'den bu yana bu hiçbir kerameti de tutmadı. Şimdi son kerametinin yakın takipçisiyim. Ne demişti hocam: "Dünya Kupası'na gideriz." Haklısın hocam. Elbette gideriz. Puan cetveline baktım ama nasıl gideriz çözemedim. Yalan mı? Kerametlerin iki numarası Hikmet Karaman'dı. Şimdi düşe düşe 4 numaraya indi. 2 numaraya Ersun Yanal, 3 numaraya yetişmekte olan Bülent Uygun geldi.
Suçlusu Bülent hocadır 2 numaradaki Ersun Yanal, Trabzonspor'u hüsranla kapadı, televizyonda yorumculuğa başladı. Hocam aramıza hoşgeldin. İnşallah burada attığın zar düşeş gelir. Gelelim Sivasspor'a.. Bu hale geldiyse elbette suçlusu Bülent hocadır. Kerameti kendinde sanmakla iş bitmez sorun çözülmez. Bülent hoca Bilica gitsin dendiğinde tabii gidebilir, ben hallederim diyorsa o zaman iş kerametin de ötesine gider. Bülent hoca şimdi ya vardır ya yoktur. Kerameti bir yana bırakıp sadece hocalar arasına girerse o zaman 10 numara olur. Bakıyorsunuz, hepsi birer Fatih Terim ya da onun kopyası. Fatih kolunu yandan bağlıyorsa onlar da bağlıyor. Fatih Terim sol kaşını indirip, sağ kaşını kaldırıyorsa onlar da öyle yapıyor. Fatih Terim el kol hareketleriyle futbolculara talimat verip, yüzünü buruşturuyorsa onlar da aynısı oluveriyor. Ağalar iyi bakın son sözüm size şudur: Bir şeyin aslı varken, kopyası ne yazar! Geçiniz efendim, geçiniz.