Gitmek mi zor, kalmak mı, Peace Cup mı, Süper Kupa mı? Kafası çelişkilerle dolu Beşiktaş, Porto karşısında özellikle ilk 45'te dostlar alışverişte görsün misali mücadele ederken ikinci yarıda ise daha etkiliydi. Sakatlıklar nedeniyle zorunlu olarak oluşan defanstaki uyumsuzluk sürüyor. Bu handikap nedeniyle geriden oyun kurma şansı kalmayan Beşiktaş rakibine de kolay pozisyon verdi. Savunmanın bu zaafı önlerindeki Ernst ve Fink'i de sıkıntıya sokuyor. İleri çıkmayı düşündükleri anda bir gözleri arkada kalıyor. Denizli, Porto karşısında rakip alanda daha çok kalmayı hedefledi. Evdeki hesaba göre Fink ve Ernst rakibin dengesini bozarken, Uğur, soldaki Serdar ve sağdaki Holosko'yu besleyecekti. Ancak Uğur işini iyi yapamayınca Holosko yeteri kadar topla buluşamadı. Öndeki Bobo boş koşularla geriden gelmesi muhtemel arkadaşlarına kulvar açtı ama açtığıyla kaldı. Çünkü geriden gelip o kulvarı kullanan olmadığı gibi ilk yarıda Serdar Özkan ve Holosko da içeri katetmediler.
Hulk 10.5 numara Serdar Özkan-Uğur İnceman ikilisi çıkıp yerlerine Tello ve Nobre girince Beşiktaş ileride daha etkili olmaya başladı. Nobre bildiğimiz savaşçılığıyla savunmayı oyalarken Bobo, Holosko ve Tello daha rahat boş alan buldular.. Bu da gösteriyor ki yedekler, asıl oyuncuların rollerini üstlenme konusunda çok becerikli değiller. Sonuç olarak Beşiktaş prestijli bir turnuvada, güçlü rakiplerle oynadığı iki maçla bir yandan kendini sınama şansı bulurken diğer yandan yenilerleeskileri kaynaştırma yolunda mesafe aldı. Not: Porto'nun yıldızı Hulk'u izlerken "İşte Beşiktaş'ın aradığı 10.5 numara" diye düşünmeden edemedim. Gerçekten çok etkili bir oyuncu. Lyon'u tek başına devirdi, dün gece de ilk yarıda oldukça etkiliydi. Teknik, çabuk ve güçlü bir oyuncu... Eee daha ne olsun..