Onursal başkan Süleyman Seba'nın (devlet memuru), Genel Kaptan Agasi Şen'in (emekli subay) başkan olduğu 1970-71 sezonunda; transfer yapmayı bırakın, sözleşme yenileyebilecek paradan yoksundu Beşiktaş... O dönemlerde para yoktu ama Beşiktaş sevdası, sözleşmeleri biten futbolcuları kulüpten koparmayı engelliyordu. Böylesine 'Beşiktaş sevdalısı' iki rahmetli Sabri ile Vedat, Zekeriya, Sanlı, Yusuf maaşlarını bile güçlükle aldıklarını düşünmeden boş mukavelelere imza atmışlardı. Parasızlık, sonuçları elbette olumsuz etkileyecekti. Nitekim o yıl Beşiktaş ligi 9. bitirmişti... Yoklukların üstesinden gelmenin yöntemleri elbette vardır. Seba, memurluğun verdiği kemer sıkma ve ölçülü harcamalarla 16 yılda 5'i lig, 22 kupa sevinci yaşattı. Seba'ya övgü ve alkış hak ettiren bu işlevlerinden biri de başkanlık koltuğunu Serdar Bilgili'ye sadece 7 milyon dolar borçla devretmesiydi...
İstediklerini kopartıyorlar Seba, hiçbir zaman rakiplerinden öç almak hırsıyla transfer yapmadığı için kulübü borç batağına sokmadı! Ama 7 milyon dolarlık o borç, şimdi 170 milyon euro sınırına dayandı! Bu borcun 70 milyon euro'ya yakın alacaklısı Yıldırım Demirören, orantısız değer biçme yanlışına, şimdilerde kurtulmaya çalıştığı Delgado'yla başladı. Verimlilikte sürekliliği olmadığı halde Arjantinlinin parası sözleşmesi bitmeden ve de yüzde yüz artırımla 2 milyon 100 bin euro'ya yükseltilince doğal olarak öteki yabancılar da "Biz de isteriz" restini çekmeye başladılar... İpin ucu kaçmıştı bir kez... Ve onlar da istediklerini kopardılar... Ferrari'nin 2.5, Ernst'in 3, Nobre'nin 2.3 milyon euro aldığı, Tello'nun 1.5 milyon euro alacağı Beşiktaş'ta şimdilerde çalan 'ye kürküm ye' şarkıları, umarım bir gün "savurganlık dinamiti" nin patlattığı "ağıt"a dönüşmez...