Kaptan Hüseyin'e teşekkür ederek o sayfayı kapatalım. Hizmetini yapmış, tarih sayfalarında yerini almıştır. Ne oynadığı çok tartışılmış, ortak karar çıkmamıştır. Bize göre faydalı, içeride yaşadıklarına göre gitmesi gereken bir durum oluşmuş. Yolun açık olsun kardeşim... Kulüp adaletidir... Bir planın parçasıdır... Bizi ancak sonuçları ilgilendirir. O planın içinde "Alanzinho nasıl kalır?" onu sorgulayabiliriz. Maliyet-fayda ikilemi içinde kefenin çöktüğünü söyleyebiliriz. Hugo hoca açıklamış: "Kendi başına oynuyor, savunmaya yardımı yok, satılabilir." İşte bu noktada futbolun dili bir oluyor. Sahte futbol ile gerçek arasındaki fark ortaya çıkıyor. Sivasspor maçında 28 dakika da 15 kez topla buluşmuştu. Birini yatarak geriye, dördünü yana arkadaşlarına vermişti. Kalan 11 topu kaptırmıştı. Bir top kapmadan rakibe 11 hücum başlatmıştı. Giden hoca çıkardı fakat geç kalmıştı, o anda tabelada 2-0 yazıyordu.
Öze dönüşü beğendim Hugo hoca bildiğini uygulayacak mı? Uygulaması için fırsat verilecek mi? Sonuç alması için zaman tanınacak mı? O sürenin en az altı ay olduğu biliniyor mu? Başarının anahtarının adanmış futbolcular olduğu anlaşıldı mı? "Kalbini temiz tut işine bak" derdi hocamız. O temizlik kadro içinde var mı? Çok özel şeyler bunlar. İçeride yaşayan bilir ancak. Yanal hocanın gidiş sürecinde yürümeyen ayaklar, sonra neden şaha kalkmıştı? Marka bir hocayla maçlar kaybeden takım, hoca olmayan hocayla nasıl kazanmıştı. "Adanmış futbolcular" sözü çok önemli. O temizliği ve saflığı var mı Trabzonspor'un? Önce Metin Diyadin, şimdi de Ünal Karaman kardeşlerim. Çok hoşuma gitti. İkisini de iyi tanırım. Son derece dürüst, futbol bilgisi yüksek amacı olan insanlar. Hugo hocanın Trabzonspor'da kalacağı her günün mimarı onlar. Malzemenin ederini sonra tartışalım. Geçen seneki kadrosundan en az kaybedenin en iddialı olduğunu. Tanıma, anlama, anlaşma faktörlerinin belirleyici olduğunu. Şişirilen transfer borsasının aslında yalan olduğunu, henüz ligdeki hiçbir takımın bir George Hagi, bir Şota Arveladze ya da Pierre van Hooijdonk almadığını, hiç birinin doğrudan sonucu etkileyecek kadar kalite olmadığını da söyleyelim.