Galatasaray'ın yeni teknik direktörü Frank Rijkaard futbol dünyasına gerçek anlamda damga vurmuş efsane isimlerden biridir. Futbolculuk yaşamında İtalya'nın AC Milan takımında kariyerinin doruk noktasına ulaşan Rijkaard, antrenörlük hayatının doruk noktasına ise sadece kiralık olarak 11 maç oynadığı İspanya'da, Barcelona ile ulaştı. İşte Rijkaard'ın Barça hikayesi:
Johan Cruyff önerdi Barcelona'da, 2003 yılında Joan Laporta başkan seçilmeden önce çalkantılı bir dönem yaşıyordu. Öyle ki, 2000-03 yılları arasında Barça'da tam 5 teknik direktör görev yaptı. Herkes kulübün iki kez teknik direktörlüğünü yaptıktan sonra danışman olan Johan Cruyff'un başkan olmasını istiyordu. Ancak o Barcelona'nın başkanının bir Katalan olması gerektiğini vurguladı ve görevi kabul etmedi. Adaylığını koyan Laporta, seçimleri kazanıp başkan oldu. Göreve gelir gelmez de Cruyff'un tavsiyesi ile Frank Rijkaard'ı göreve getirdi. Rijkaard, Barcelona öncesinde Sparta Rotterdam'da başarısız bir dönem geçirmişti ama, bunda takımın kötülüğü de rol oynamıştı. Cruyff'un Rijkaard'ı tavsiye etmesinin nedeni, onun Milan'da yıllarca Sacci'nin yönetiminde orta sahanın savunma yönünü de iyi öğrenmesiydi. Çünkü Barcelona'da savunma, orta sahanın savunma zafiyeti yüzünden aksıyordu.
Rüştü lisan kurbanı La Porta seçim sırasında taraftarlara 2002 Dünya Kupası'nda Türkiye'nin kalesini korumuş olan Rüştü'yü getireceği sözünü vermişti. Ancak Cruyff, Rüştü'nün getirilmesine karşıydı. Buna rağmen Laporta bunun bir seçim sözü olduğunu söyleyerek Rüştü'yü transfer etti. Fakat Rüştü, Barcelona'da bekleneni veremedi. Rijkaard, lisan problemi nedeni ile Rüştü yerine Valdez'i tercih etmeye başladı. Türk kalecinin gönderiliş nedeni oynadığı kötü maçlardan ziyade bir türlü lisan öğrenememesi oldu.
Barça 4-3-3 oynuyordu Barcelona 1971-1975 yılları arasında görev yapan efsane Hollandalı teknik adam Rinus Michels'ten bu yana 4-3-3 oynayan bir takımdı. Rijkaard ile de 4-3-3'ten başka bir sistemle oynaması düşünülemezdi. Başta futbol ve sonuçlar kötüydü. Hatta Hollandalı teknik adam bu sistemi bir adım daha ileri götürüp 3- 4-3 oynamayı bile denediyse de bunda başarılı olamayınca 6 ay sonra yine 4-3-3'e dönmek zorunda kaldı, çünkü elinde üçlü defans oynayacak adamlar bulunmuyordu. Daha sonra güzel futbol ve başarı gelmeye başladı.
Genç futbolcu efsanesi Rijkaard'ın genç futbolculara önem verdiği ve Barcelona'da bir çok genç futbolcuyu Galatasaray'a kazandıracağı yazıldı. Oysa ki Barça'da tüm transferleri Begiristain ile başkan yardımcısı Rosell ikilisi yapmaktaydı ve tüm gençler bu ikili tarafından alınmıştı. Rijkaard'a ise onları oynatmak kalıyordu. Şu an takımın yıldızları olan Xavi ve İniesta ise Rijkaard zamanında da kadrodaydılar, ancak ilk yıllarda takımda sürekli yer alamıyorlardı.
Disiplini sağlayamadı Rijkaard'ın Barcelona'daki en büyük zaafı, Ronaldinho ve Deco'nun başı çektiği disiplinsiz futbolcuları kontrol altına alamaması ve bunlara sürekli şans vermesiydi. Eto'o bu oyunculara gösterilen toleransa isyan etmiş ve Rijkaard'a 'kötü yürekli adam' yakıştırmasını yaparken, onun adam kayırdığını söylemişti. Başkan Laporta ve Begiristain bu durumdan çok rahatsızdılar ve Ronaldinho'nun sürekli beraber gezdiği Messi'ye de zarar vermesinden korkuyorlardı. 2008 yılında artık işler iyice sarpa sarınca Rijkaard görevden ayrıldı.
Soru işaretleri var Rijkaard elbetteki Galatasaray'da başarılı olabilir. Çünkü dünya futbolunda Hollanda ekolünün ayrı bir yeri vardır. Hollandalı ilk olarak güzel futbola bakar, sonuca değil. Onlar için maçın güzel ve gollü geçmesi, seyircilerin zevk alması ilk plandadır. Bu bağlamda Galatasaray kesin olarak çok güzel maçlar oynayacaktır. Skorun ön planda tutulduğu Türkiye'de Rijkaard'a kötü sonuçlar olduğunda ne kadar tahammül edilir, bu benim için bir soru işareti. Bir diğer soru işareti de, Rijkaard'ın disiplin konusunda yaşadığı zaaflar. Geçen yıl disiplinsizliğin hüküm sürdüğü takımda Rijkaard'ın disiplinden taviz vermemesi başarı açısından çok önemli olacak.