Trabzonspor, geride kalan sezonu iyi bir yerde noktalamanın sevincini bir türlü yaşayamadı. Önce şunu -anlayışı çok zor olanlara- yazmakta yarar var. Trabzon kenti Trabzonspor ile var. Trabzon kenti, bu bordo-mavi heyecan ile bırakın Karadeniz'i, Türkiye'yi, hatta Avrupa'yı, dünyayı sardı. Nedir paylaşamadığınız şey? El ele verip, sıkıntıları birlikte aşmak varken, arabanın tekerine çomak sokmak Karadenizli'ye yakışır mı? Elbette bu oluşumun başında yalnız Sadri Şener yok. Sağır sultan bile duydu; eski kaptan, eski başkan, bugünün başarılı bakanı Faruk Özak'ın desteği var Trabzonspor'un yanıbaşında. Eski arkadaşım Faruk Özak, bir Trabzonlu olarak, Trabzon aşığı olarak sınırların dışına taşmadan her türlü desteğini verdi bordo-mavili renklere. Sadri Şener de "Birlikten kuvvet doğar" felsefesiyle önemli bir atılım yaptı Trabzon'da. Kulübünden şehre, soyunma odasından tribüne, seveninden sevmeyenine kadar önemli bir hareket vardı Trabzon'da bu sezon.
Koşulsuz destek Trabzonspor'un 30 yıl önce gazete sayfalarına nasıl zorlukla girdiğini ben çok iyi bilirim. Hâlâ bazı kurumlarda adı bile geçmiyor. Varsa yoksa İstanbul'un 3 büyükleri. Ben İstanbul'da "Trabzonspor Kavgası" başlatırken, karşıma çıkan fanatikleri ömrüm boyunca hiç unutamam. Trabzonspor gibi beni de ikinci plana attılar hep. Böyle bir zorluktan gelen bir Trabzonspor'un yöneticisi, hocası, futbolcusu ve de seyircisi çok özverili olmalı. Her yerde görüş ayrılığı olabilir. Hemen "Ben yokum" dememeli. Trabzon'u Trabzon yapan Trabzonspor'a en büyük desteği de mutlaka belediye vermeli. Belediyenin görevi yalnız ruhsatsız yerleri yıkmak değil, Trabzon'a dünyaya tanıtan Trabzonspor'u omuzlarda taşımaktır. Gelin bu kavgaya son verin. Ve en önemlisi, Trabzonspor ile var olduğunuzun bilincini kabullenin.