Daum için endişelerimizi belirtirken, parlak bir ışık olarak Aykut Kocaman'ın heyecanını taşıdığımızı ifade etmeliyiz. Futbolcuyken taşıdığı duruşunu, teknik adamlıkta da sürdürüp, kafasındaki futbol felsefesini takım ayrımı yapmadan uygulamaya çalışan mükemmel bir "idealist" Aykut Kocaman. Görev yaptığı her dönemde, kadrosunun bol paslı, göze hoş gelen, topa sahip olmayı, sahada durup beklemeye tercih eden bir futbol adamıydı. Dedikoduyu ve şikayeti sevmez. Elindeki imkanlardan maksimum faydayı almaya çalışır. Kendisini değil, takımını ve kulübünü ön plana çıkartır, vereceği kararların yararlarını böyle uygular.
Başarı uğruna, milyonlarca doları geleceği olmayan futbolcuya yatırılmasına izin vermez. Kocaman'ın performansının tek şartı, yetkidir. Aziz başkan daha önce sorumluluk verdiği yönetici veya menajerlere, yetki vermedi. Hesap sordu ama onların karar almasını istemedi. Kararları hep kendi aldı, iplerin elinde kalmasını istedi. Dayıoğlu Neşet Yalçın sırf bu nedenle yönetimde ayrıldı. Bugün kulüpte eleştirilen profesyonellerin de problemi budur. Yetkisizdirler... Aykut hoca, Türk futbolunda yeni bir dönemin ilk temsilcisi olacak. Başarısı, diğer kulüpleri de benzer bir organizasyon, yapılanma için cesaretlendirecektir. Ama istediği yetkiyi alması şart.