Mustafa Denizli, Altay'da oynarken, adının başındaki "büyük" sıfatıyla anılırdı. Ancak Denizli, yalnız futbolculuğu ve teknik direktörlüğü değil, "insanlığıyla" da "büyük" bir kişidir. Ve bu 'büyüklüğü'nü, Denizli maçının 78'inci dakikasında sahaya sürdüğü İbrahim Üzülmez'e, elinden alınan kaptanlık pazubandını kendi eliyle geri vererek, bir kez daha gösterdi! Mağdur İbo'nun iade-i itibarını gerçekleştiren "büyük" Mustafa'ya helal olsun! İşte bu Denizli, Gündüz Kılıç (G.Saray), A. Suat Özyazıcı (Trabzon-2 kez) ve Fatih Terim'den (G.Saray-2 kez) sonra Beşiktaş'a bir sezonda çifte kupayla "altın yıl" yaşatan "yerli" teknik direktör onuruna erişti! Denizli'nin bu gururu yaşamasında başkan Demirören'in payı büyük! Ve sanırım Demirören, 5 yıllık başkanlığı döneminde Del Bosque ve Tigana ile yabancı serüvenini yaşamanın pişmanlığını hissetmektedir. Demirören, yanlış yapma hakkını kullanarak doğruyu buldu!
Devler Ligi'ne yetmez! Beşiktaş, bugününü ikinci yarıda gösterdiği müthiş performansla yakaladı. Öyle bir performans ki son 19 maçta kazanılan 43 puan 6'ncı sıradaki Kartal'ı 13'üncü şampiyonluğuna ve Türkiye Kupası'na taşıdı. Denizli'nin, geldiği ilk günden söylediği 'şampiyon olacağız' gibi iddialı sözleri başta futbolcular, tüm camiayı hedefe odaklandırdı. Şimdi tüm camia, hak ettiği zafer kutlamalarını yaşıyor. Ancak kutlama sarhoşluğu nedeniyle çok önemli bir gerçek görmezden gelinmemeli. Bu gerçek şudur; mevcut kadrosuyla Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkama ihtimali çok düşüktür. Savunma kaliteli yabancı stoperle güçlendirilmeli, Delgado, Cisse ve Zapotonocy'nin yerine daha kaliteli yabancılar alınmalı, iki kanadın ilerisi ve gerisi kesinlikle güçlendirilmeli! Büyük hedefleri seven Denizli'nin de aynı şeyi düşündüğünden kuşkum yok!