İşin ucunda şampiyonluk varsa futbolu teraziye koymanın anlamı yok. Şampiyonluk geldiyse skor her ne olursa olsun yeterlidir. Beşiktaş dün şampiyonluk için gerekeni yaptı ve sezonu muhteşem bir başarıyla, çifte kupayla kapatarak yılların özlemine son verdi. Milyonlarca Beşiktaşlı'ya kutlu olsun. Ligin ilk yarısında ağır aksak yürümeye çalışan ve zirvenin uzağında kalan Kartal, iki doğru transferle (Yusuf-Ernst) bambaşka bir kimliğe büründü. Önündeki rakiplerle toplam 26-27 puanlık farkı kapattı ve dün Denizli'de son noktayı koydu. Beşiktaş beklenenin aksine son derece rahat oynadı. Kendinden emin ve istekliydi. Gökhan, Sivok, Toraman (Gecenin kahramanıydı) ve Ekrem mükemmel oynadı. Ortada Cisse-Ernst her zamanki gibi bölgenin kontrolünü kimseye bırakmadı. Tello sakatlanıp çıkmasa maç belki daha ilk yarıda kopabilirdi.
İbo'ya muhteşem hediye Her neyse, dediğim gibi şampiyonluk maçlarında üçe beşe bakmamak gerek. Mustafa Denizli dün çok büyük bir gurur yaşadı ve yaşattı. Galatasaray ve Fenerbahçe'den sonra Beşiktaş'ı da şampiyon yaparak bir daha hiçbir yerli teknik adama kolay kolay nasip olmayacak şekilde tarihe mührünü bastı. Daha önce de belirttiğim gibi o artık Büyük Mustafa değil, Üç Büyük Mustafa'dır. Denizli ve Terim'in bu ülkenin en başarılı iki teknik adamı olduğu konusunda sanırım hepimiz hemfikiriz. Hemen belirteyim dün itibariyle Denizli, "iç hatlarda" Terim'e ciddi bir fark yapmış oldu. Bravo hocam. Denizli'ye özel not: İbrahim Üzülmez'in omzuna taktığın onur madalyası muhteşemdi. Bravo hocam, yüreğine sağlık.