Rahmetli Hasan Doğan'la başlayan sisteme güven şimdilik aynen devam ediyor. Bugün hâlâ ligin şampiyonu ve düşenleri belli değilse, bu en başta adaletli sistemin, dik duran federasyonun eseridir. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzon sustu, Galatasaray'la Sivas'ın suyu bulandırma çabalarına da kimse prim vermedi, huzur geldi. Hakemler baskı altında kalmayınca istisnalar hariç eyyam yapmadılar. Lig doğal akışında gidince düşen hakkıyla düşüyor, çıkan hakkıyla çıkıyor, şampiyon olan da aynı şekilde hakkıyla oluyor. İşte bu hakkaniyetli yarış demektir, gerisi de laf-ı güzaftır. Keser gibi 'Rabbena hep bana' misali kendine yontmayanlar için bu sezon muhteşem bir lig yaşanmaktadır. Ancak herkesin aynı görüşte olduğunu düşünmek aşırı salaklık olur. Yıllardır kollanmaya alıştıkları bu sezon yaşanan hakkaniyetli yarıştan hiç zevk almayanlar da var aramızda. O nedenle yeni sezonda Fenerbahçe ve Galatasaray'ın bu manzarayı kendi lehlerine değiştirmek için çok daha agresif bir politika izleyeceğinden hiç kuşkunuz olmasın. Adnan Polat bu sezon denedi olmadı, çünkü kimse oltaya takılmadı. Yeni sezonda Fenerbahçe cephesinden de ses çıkacağı için hedeflenen ortam sağlanabilir. Diyeceksiniz ki bu sezon sakin duran Fenerbahçe yeni sezon da neden aynı tavrı sergilemesin. Sergileyemez çünkü Aziz başkan üç yıl üst üste şampiyonluğu garanti etti. Dolayısıyla her iki kulübün de yeni sezonda hakemler üzerinde baskı oluşturmaya çalışacaklarından adım gibi eminim.
Özgener'in işi zor Onlar bunu yapınca Beşiktaş ve Trabzon da bir süre sonra sisteme dahil olacaklardır. Sonra al gözüm seyreyle.. Özetle yeni sezon federasyon ve MHK için çok daha zor olacaktır. Büyük çoğunluk adaletli sistemden, hakemlerin gördüklerini çalmasından memnun olsa da, yıllardır rüzgarı arkalarına alıp koşanlar hiç memnun değiller. Mahmut Özgener ve ekibi bu sezon olduğu gibi yine dik durabilirlerse Türk futbolu kurtulur ve bir daha kimse eski günleri geri getiremez. Tersi olursa yine herkes kendi adaletinin peşine düşer ve kaosun ortasında top kovalamaya devam ederiz. Ve galiba biz (!) ikinciyi daha çok seviyoruz!