Farklı felsefesiyle futbol dünyamızda özel yeri olan teknik direktör Mustafa Denizli'nin mantalitesi, Beşiktaş'ın futbolcusu ve yönetimiyle giderek uyum sağlıyor. Bu uyum, sezonun ilk kupasını (Fortis Türkiye Kupası) kazandırdı. Şimdi hedef, iki adım ötede duran Turkcell Süper Lig Şampiyonluğu... Beşiktaş, bu iki adımı mutlulukla tamamlayacak fizik ve psikolojik güce sahiptir. Kalan iki adımdan biri olan bu haftaki Galatasaray maçı tıpkı 6 yıl önceki gibi mutlu sonla bitmeye çok yakın. Mustafa Denizli, futbol yaşamı süresince hep "büyük hedef" için uğraş vermiştir. Hedefe koşarken hiç umudunu yitirmemiş, zor anlarda bile gülümseyen yüzüyle iyimserliğini korumuştur. Bu kişiliğiyle başarısı, başarısızlığının önüne geçmiştir. Yaşamın her alanında kişi ve kurumların hedefi büyük olmalıdır. Beşiktaş da büyüklüğüne yakışır biçimde hep "büyük hedef" için uğraş vermiştir.
Altyapıyı hafife almayın Önümüzdeki sezonda da aynı ülküden yürüyecektir. Başarısı ne olur, elbette şimdiden bilinmez. Ancak şansı kendisi gibi hedefin hep büyüğünü benimseyen Denizli ile birlikte aynı yolu seçmesi. Bu yol, elbette yeni sezonda, Şampiyonlar Ligi'nde ses getirecek sonuç alma iddia ve kararlılığıdır! Şu gerçeğin altı çizilmeli ki mevcut kadro, Avrupa'da bekleneni elde edecek güçte değil. 2-3 kaliteli (özellikle oyun kurucu) yabancı transferi kaçınılmazdır. Yine kaliteli 2-3 yerli futbolcu transferi Avrupa başarısında katkı yapar. Bu arada, özellikle yabancı transferinde avcı gibi bekleyen menajerlerin tuzağına artık düşülmemelidir! Yerli ve yabancının kalitelisi elbette sudan ucuz olanı değildir. Dikkatli takip ve seçimle, istenenin en iyisi mutlaka bulunur. Yurtta ve dışarıda bu işi çok iyi beceren kulüpler var. Başarının elbette bedeli olacaktır. Bu bedel, bilinçli politikayla ucuz ödenebilir. Hiç kuşkusuz en ucuz bedel, altyapıdaki gençlere inanarak, güvenerek ödenir! Altyapı gençleri, hedefi büyük olan kurumların kurtarıcılarıdır...