Kaleci uyanıklık yapıp top ayaktan çıkmadan hareketlenirse usta bir ayak da onu avlayıverir. Böyle bir goldü Yusuf'un, Volkan'ın köşeyi tutacağına, öne doğru hamle yapmasını cezalandırdığı gol. Kötü maç oluyordu. Fener, alanı daraltıp sahasına çekilen Beşiktaş'ın üzerine gidip top kaybettikçe, Kartal'a kontra şansı doğuyordu. Kalabalık olduğu anlarda Alex ve Güiza'ya 2 dakikada 2 pozisyon veren Beşiktaş'ın durumu ise Türk futbolunun düşündüren tarafıydı. Nitekim Güiza, Mallorca'da iken attığı gollerin % 70'inde olduğu gibi, Lugano'nun uzun topuna Deivid ile koşup, 3 saniye içinde 4 defa poziyon değiştirip, savunmayı dağıtarak golü atıyordu. Gökhan Zan ve Sivok'un yanlış zamanlı hamleleri Fener'i pozisyona sokuyor, "çift ön libero ile de oynasan, savunmaya yaslanırsan başın derde girer" görüşüm, Kartal'ın anlamsız arkaya çekilişine rağmen verdiği pozisyonlarla pekişiyordu. Ama Kartal'ın imdadına değişikliklerle Dede yetişiyordu. "Semih ve Güiza varsa Alex olmaz. Avrupa'nın lideri hiçbir takımda böyle oyun düzeni yok" diye yazmıştım hafta içinde.
Allah aşkına git! 2. yarıda stoper oynamayı tam bilemediği için yerini kaybedip, gereksiz yerlere giden Gökhan'ın hatasına, ilk goldeki yanlışına bir yanlış daha ekleyen Volkan katılınca Bobo kaleye vurmanın önemini Fener'e anlatıyordu. Fener için trajik olan, top yaparak pozisyona girmek ama top yapamayan, pozisyona giremeyen Beşiktaş'ın şutlarına engel olamamaktı. Alex sahada geziyor ama Dede bunu fark edemiyor, üstelik oyundan Emre'yi alıyordu. Fener paniklemeye başlayınca da pas yüzdesi iyice düşüyor, takım Deivid ve Alex'i aynı anda kaldıramıyordu. Gökhan'ın taca atacağına gereksiz top taşıma sevdası ise Kartal'a gol pası oluyordu. Gökhan'dan stoper yaratırsan, ikili forvet arkası Alex'le hem de dökülen Alex ile oynarsan, İnönü'de iş yapan takımı değiştirirsen, hatalar bireysel de olsa, hatanın babası sensindir Dede. Tebrikler Kartal, Allah aşkına git Dede....