Dışardan bakıldığı zaman Galatasaray, Hacettepe karşısında kesin favori gözüktüğü bir maçtı. Ankara takımı hemen hemen küme düşmeyi garantilemişti. Sarı-kırmızılılar ise şampiyonluk dışında hala hedefleri vardı. Zor da olsa 2. olup şampiyonlar ligine gidebilmek ve en azından Bursaspor'a yakalanmadan UEFA Kupası'na katılmak. Bu sene lig öyle ilginçti ki Galatasaray gibi Fenerbahçe de liglerin en kaliteli kadrolarına sahip olmalarına rağmen şampiyonluk yarışının dışında kaldılar. İşin bu tarafı düşündürücü, özellikle Sivasspor'un kadrosuna bakarsak demek ki her şey parayla olmuyor. Maça gelince ilk yarı tempolu bir maç seyrettik. İki takım da en az 3 er net gol pozisyonlarına girdiler. Sarı-kırmızılılar özellikle Baros ve Yaser ile bu yarıda inanılmaz golleri kaçırdılar. Barış muhteşem oynarken, Lincoln de yaptığı asistlerle hocasına adeta ben buyum diyordu. Brezilyalı futbolcu bu yarıda oldukça gayretli ve istekliydi. Bu kadar goller cömertçe harcanınca ilk yarı da golsüz bitti. İkinci yarıda tempolu başladı ama bu defa dakikalar 58'i gösterirken Hacettepe golü bulup öne geçti. Bu arada Bülent Korkmaz'ın yaptığı değişiklikler, tribünleri bile çileden çıkardı. Sarı-kırmızılı taraftarlar genç hocayı istifaya çağırdılar. Korkmaz'ın iyi niyetinden asla şüphe etmiyorum ama henüz bu takımı çalıştıracak performansa kesinlikle sahip değil.
UEFA da tehlikede Yönetim geç de olsa bunu anladı ama kaybedilenlere bakılırsa ilk kararın yanlış olduğunu anlamak zor değil. Yani hoca hiç gelmemeliydi. Onun için de çok erkendi. En basit bir hatasını şu; Kewelll taş çatlasa 70 dakika sahada kalabilir. Milli takımda da bu böyle. Bilmeyen yok. Ama Bülent Korkmaz, ne hikmetse 90 dakika sahada tutuyor onu! Dakikalar 90'ı gösterirken Hacettepe farkı 2'ye çıkaran golü bulunca sarı-kırmızılı takımın UEFA'ya gidememe tehlikesi de ciddi bir şekilde başlamış oldu.