Fenerbahçe Teknik Direktörü Aragones dün gece yine gariplikler yapmaya devam etti. Sahaya çıkardığı kadro, "elindekilerin" en iyisi olmasına rağmen, yedek kulübesinde takımdan gönderileceği resmen ilan edilmiş Kazım'ı oturtması gecenin olayiydı. Hızlı, formda ve kendisini F.Bahçe taraftarına kabul ettirmeye çalışan Gökhan Emreciksin'in kadroda olmaması beni çok şaşırttı. Yani bu Kazım mı oyuna girip takımı kurtaracak? G.Saraylı futbolcular, saha ve seyirci avantajını sonuna kadar kullandılar. Sabri'nin yardımcı hakem Tarık Ongun'a yaptıklarının, söylediklerinin adı dünyanın her yerinde sarı karttır. Gökhan Gönül'ün daha maçın başında sakatlanması F.Bahçe'nin bütün oyun düzenini alt üst etti. G.Saray'ın kanatları etkili kullanması yüzünden sarı-lacivertliler bir türlü ileri çıkamadı.
Fenerbahçe, Alex'i aradı Özellikle Roberto Carlos ve Uğur'un olduğu kanat adeta yol geçen hanına döndü. İlk yarı boyunca F.Bahçe'nin ayakta kalan isimleri Lugano, Önder, Emre ve Selçuk oldu. Ama Selçuk sarı kartı görünce ve tribünler onun üstüne oynamaya başlayınca, Aragones bir "mecburi" değişiklik daha yaptı. Yapmasa Selçuk'un oyundan atılması muhtemeldi. G.Saray defansının ne kadar kötü olduğu malum. Stoperlerin arasına atılan her top pozisyon oluyor. Ama sarı-lacivertliler bir türlü bunu yapamadı. Alex dün gece takımın en çok aranan ismiydi. Onun yokluğunda, top tutacak, takımı pozisyona sokacak kimse yok. İleride Güiza ve Semih yalnızları oynadı. İki ezeli rakip berabere kalarak, "kol kola" şampiyonluk yarışına veda ettiler. G.Saray, F.Bahçe'yi böyle kötü bir gününde dahi yenemiyorsa artık diyecek bir şey yok! Bir laf vardır; "Futbol 22 kişi oynanan ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur" diye.. Ben bunu biraz değiştiriyorum; "Yüzyılın derbisi iki takımın oynadığı ama F.Bahçe'nin her zaman puan aldığı maçtır." Maçın sonunda yaşananlar klasik G.Saray çirkinlikleriydi.