Yarım asrı deviren lig tarihinin en ilginç, en sürprizi bol ligini yaşıyoruz. Geride bıraktığımız haftada yaşananlar bu tezi bir kez daha kanıtladı. Özellikle dört büyük takım sezon başından bu yana küçüklere ikramda kusur etmedi! Bu haftayı ele alalım. Cuma gecesi Fenerbahçe kaybedince herkes, 44 puanda kalan sarı-lacivertli takımın artık yarışa havlu attığını düşündü. Ancak cumartesi gecesi bütün hesaplar tekrar değişti. Önce Trabzonspor, Gaziantep'te üç puan bıraktı, ardından zirvedeki iki takımın Sivas'taki mücadelesinde puanlar paylaşıldı. Bu üç maçın ardından Galatasaray, Eskişehirspor'u yenerek zirve yarışına ortak olma şansı yakaladı. Ancak sarı-kırmızılı ekip 'ben de istemem' dercesine ayağına gelen fırsat tepti. Üst üste gelen puan kayıpları nedeniyle beş takımlı yarışta henüz kopma yaşanmadı. Tabii ki 50 puanlı Beşiktaş, 44'er puanlı Galatasaray ve Fenerbahçe'ye karşı daha avantajlı olduğu aşikar. Ancak bu kadar sürprizin yaşandığı bir sezonda işlerin iki haftada değişebileceğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Artık telafisi olamaz İlk yarı sona erdiğinde 'şampiyonluğun en güçlü adayı' olarak gösterilen Trabzonspor arka arkaya yaşadığı puan kayıplarından sonra bu sıfatını yitirdi. Ancak işin ilginç yanı bordo- mavili takım son altı haftada 13 puan kaybetmesine rağmen hâlâ yarışın içinde Kritik haftalara girilirken Trabzonspor'un özellikle savunmadaki arızaları telafisi imkansız kayıplara yol açabilir. Ersun Yanal'ın sezon başında kurduğu şablonda ısrarcı olması anlayışla karşılanabilir. Ancak son maçlar gösterdi ki bazı oyuncular hem fizik hem de mental olarak yıpranmış. Onları yeniden kazanmak için bir şeyler yapmak gerekiyor. Trabzonspor, ikinci yarıdaki 'kayıp puan' limitini erkenden tüketti. Yani başka bir deyişle artık 'deniz bitti'. Kayıpların telafisinin olmayacağı haftalara girilirken tüm hesapları yeniden yapmak gerekiyor.