Mustafa Denizli şapkadan tavşan çıkarmayı seviyor diye boşuna mı söylüyorum. Yine böyle bir deneme yaptı. Cisse-Ernst ikilisiyle uyumu yakalamışken pişmiş aşa su kattı. Sivok'la savunmayı beşledi ve orta sahayı bomboş bıraktı. Bobo, Holosko ileride, Tello da onların yanında ve koca orta alanın yükü yine binmiş ağır işçi Ernst'in sırtına. Sivas uyanıp buradaki boşluğu kullansa maçın hakimi olacak ama onlar da uzun toplarla oynamayı tercih ettiler. İki takım da (Son yarım saatte biraz Beşiktaş yaptı) orta sahada atak olgunlaştırmayı falan düşünmedi. Her şeye rağmen Beşiktaş, rakibinden daha iyi oynadı. Topu kanatlara taşıdıklarında ki etkili oldular ve gol buldular. Savunmada Toraman, ortada Yusuf mükemmel oynadı. Toraman, Mehmet Yıldız'a geçit vermedi, Yusuf da aldığı her topu olumlu kullandı. Asisti de mükemmeldi. Eğer Sivok biraz daha öne çıksa Yusuf'un hem işi kolaylaşır, hem de etkinliği artabilirdi. Böylece Holosko ve Bobo da ileride öksüz gibi kalmazlardı.
Abitoğlu iyi yönetti İkinci yarıda Holosko'nun yerine Delgado'yu sahaya süren Denizli pas trafiğini düzene sokmayı hedefledi. Yusuf, Delgado ikilisi yan yana gelince pas oranı artmasına arttı fakat takımın mücadele gücü biraz daha düştü. Bunu dengelemek için de geriye destek vermeyen Bobo'yu çıkarıp Nobre'yi oyuna aldı. Buna karşılık Bülent Uygun; Balili ve Kamanan kozunu oynayınca iki takımın da gol atma ve yeme ihtimalleri doğru orantılı olarak yükseldi. Ancak forvetler artmasına rağmen garip şekilde gol pozisyonu sayısı azaldı. Bu da gecenin çelişkisiydi. Sonuç olarak sahaya sürdükleri kadrolardan ve maç taktiklerinden, beraberliğe dünden razı oldukları açıkça ortaya çıkan iki teknik adamın dilekleri gerçekleşti. Kamil Abitoğlu beklentilerimin tersine iyi maç yönetti.