Premier Lig'de bu sezon geçen haftaya kadar takip ettiğim 576 taktik diziliş içinde 360 tanesi 4-4-2, 75 tanesi de 4-4-1-1 idi. Yani liglerin kralı, önde iki forveti, arkada da 4'lü orta sahayı seviyordu. Alex sakat olunca Fener de mecburiyetten 4-4-2 çıktı sahaya. Ama net görüldü ki iki santrforu ön alanda baskı yapıp, kenardaki Uğur da onlara katılınca rakip çıkamıyor, geri pasa dönüyor ve hata yapıyordu... Nitekim baskı sonucu kazanılan topta Güiza, 'topun altına girerek gol attığını' hatırlayınca Fener, bu sezon 11. kez ilk 10 dakikada gol buluyordu. Ama bundan sonra aynı baskıyı Bursa da yapınca bu kez Fener çıkışlarda sıkıntı yaşamaya başladı. Öyle ki ilk 45 dakika Carlos, yarı alanını taç atışı dışında hiç terk edemedi. İlginç olanı, yarı sahasına gömülen Fener'in bu haliyle bile savunmasının arkasına 3 kez adam kaçırması idi. Güiza müthiş fuleli oynuyor, çok geziyordu milli takıma seçilmenin de verdiği moralle. Uğur, Sevilla maçları sonrası en gol attırmaya yönelik oyununu sergiliyor, Mustafa Sarp'ın, Emre'nin karaciğerine de çalışan müdahaleleri ve Bursalı oyuncuların Emre'ye bakış açıları "Buradan kart çıkacak ama bakalım kime" dedirtiyordu. Bunu düşünmemden 30 saniye sonra da Ozan ile Emre sarardı. Ben olsam o anda Emre'yi oyundan alırdım ama Aragones bu işlere hiç bakmadı ki! Hiçbir şey oynamayan ve sadece Shing'e künde atarken gördüğüm ama hakemin görmediği Deivid'e ise Dede bile ancak 60 dakika dayandı.
Yazdığımı hatırladım Sercan'ın dikine oyununa Lugano ve Edu çaresiz kalıyor ama diğer Bursalılar çok top kaybedince takımın etkinliği azalıyordu. Solundan çok atak yemeye başlayınca da Dede'nin aklına hemen klasik yaptığı geliyor, kementi Uğur'a atıveriyordu. Ama asıl tehlikenin sola alınan Maxim'den geldiğini unutuyor, öne giderek rakibi korkutan tek adamı Uğur'u oyundan alınca daha çok baskı yiyeceğini anlayamıyordu. Aslında idare ediyordu Fener, gol sonrası iyi oynamamasına rağmen. Oyunu kendi sahasında kabul ettiği, iyice gömüldüğü için fazla koşmuyor, yorulmuyordu da. Kanat bindirme uzmanları Carlos ve Gökhan'ın en az etkinliği olan maçlardan biri oynanıyordu. Ama savunmaya gömülmenin kimseye fayda sağlayamayacağı aşikardı. Nitekim çıkarken kaybedilen top sonrası yapılan faul, 15 Nisan 2008'de G.Birliği adına G.Saray'a attığı golden sonra Tuna'ya ilk golünü attırıyordu. Penaltıdan sonra, herkes 3-4 hafta önce Fener'i överken yazdığımı bir kez daha hatırlatıyordum "Lig Beşiktaş'ın, kupa Fener'in."