Devre arası transferleri genelde keçi boynuzu tadında olur. Ne giden mutludur, ne gönderen, ne de alan. Bu nedenle iyi idare edilen dev kulüpler çok zorda kalmadıkları taktirde ara transfer yapmayı pek düşünmezler. Genel manzara böyle olmakla birlikte bazen devre arasında alınan bir oyuncu tüm önyargıları ortadan kaldıracak kadar başarılı da olabilmektedir. Bu konudaki en çarpıcı örneklerden biri Beşiktaş'ın golcüsü Nobre'dir. Malum, Fenerbahçe'ye ara transferde geldi ve müthiş bir performans sergiledi. Fenerbahçe alt yapısından yetişmişçesine içimizden biri olmayı bildi ve 40 yıldır bu ligin tozunu yutmuşçasına rahat oynayıp, goller attı. Sadece bu kadar değil. Fenerbahçe'den Beşiktaş'a transfer olan Nobre, birçok futbolcuyu olumsuz etkileyebilecek bu karmaşık durumda da çizgisini hiç bozmadı. Bilirsiniz, bir büyük takımdan diğerine gidip de başarılı olan futbolcuların sayısı da azdır. Genelde ne İsa'ya, ne Musa'ya durumları yaşanır. Sambacı yine çabuk uyum sağladı, gol atamadığı maçlarda dahi haklı olarak alkış aldı. Eleştirildiği de oldu ama bunlar forvet oynamayı sadece gol atmak zanneden futbol cahillerinin saçmalıklarıydı. Oysa Nobre modern futbolda en çok ihtiyaç duyulan forvet tipidir ve futbolun "F"sinden anlayan herkes bu tezi kabul etmektedir.
Brezilyalı Mehmet! Eğer siz bir savunma oyuncusu iseniz ve karşınızda Nobre varsa bir an bile dikkatsiz davranamazsınız. Havadan, yerden her şekilde sizi rahatsız eden Nobre'yle kolay kolay mücadele edemeyeceğiniz için ileri çıkmak şöyle dursun, yerinizden bile kıpırdamazsınız. Nobre oyunu rakip sahaya yıkmak ve orada tutmak için ideal bir forvettir özetle. Yani Madrid'de Milli Takım'ın en çok neye ihtiyacı varsa Nobre tam da odur. Sanırım Terim birden fazla "Brezilyalı Mehmet" istemediği için (Bence bir ya da iki fark etmez.) tereddüt ediyor. Dolayısıyla akıl yolunu izlerse Nobre'yi kadroya alacaktır. Yok duygusal davranırsa, aklın yolunu tutan İspanyollar karşısında çok fazla şansı olmayacaktır. Ben testi kırıldıktan sonra yol göstermem, kendi futbol gerçeklerime göre ülkemin menfaatleri için uyarılarımı tam zamanında yaparım. Gerisi Fatih hocaya kalmış. Not: Toraman'ın da Milli Takım'a çağırılması gerektiği konusunda sayfalar dolusu yazabilirim ama Terim'in o konuda aklın yolunu takip etmeyeceğinden (!) o kadar eminim ki, gerek bile duymuyorum.