Kayseri, Bursa, G.Saray, Ankara, Beşiktaş, Antalya, Trabzon... Bunlar Fenerbahçe'yi bekleyen deplasmanlar. Önümüzde iki Fenerbahçe gerçeği var. Biri Kadıköy'de G.Saray'ı, Beşiktaş'ı rahat deviren, lig liderine dört gün içinde 7 gol atan, diğeri de zorluk derecesi ağır olmayan 10 deplasmanda 19 puan kaybeden Fenerbahçe. Şu bir gerçek ki Aragones, takımını dışarıda farklı, içeride farklı oynatıyor. İsterseniz bu farklılıkların sahaya nasıl yansıdığını yorumlamaya çalışalım. 1- Çok açık görülüyor ki Emre ve Deniz dikine oynadıklarında işler değişiyor. Bu ikili rakibe kendi sahasında bastıkları zaman dönen toplar da takımda kalıyor. Baskı ağırlaşıyor. A- Deplasmanlarda Aragones bu ikilinin öne çıkmasını istemiyor. (Deniz, Selçuk, Josico, Emre, Maldonado fark etmez. Sistemi böyle kuruyor) 'Top bizde kalsın da nasıl kalırsa kalsın' diyor. Sürekli yana ve geriye oynanan toplarla rakibin üstüne gelmesini planlıyor. Tipik 'beraberlik iyidir' diyen deplasman takımı taktiği uyguluyor. 2- Bu ikilinin öne çıkmasıyla ofansif futbolu seven Gökhan, Uğur (ve diğerleri) gibi kanat oyuncuları topla daha çok buluşuyorlar ve fazla hücum yapma şansı buluyorlar. B- Oysa deplasmanlarda oyunu kendi sahanda kabul ettiğin için hücuma sürekli 60-70 metrelik deparlarla çıkmak zorunda kalıyorlar, yıpranıyorlar. Haliyle savunmada da sorun yaratıyorlar.
Deplasmanda da cesur ol! 3- Ortadaki ikilinin öne çıkması ve kanatların sonuca yönelik işlemesiyle hücumda kalabalıklaşılıyor, forvet büyük yardımlar alıyor. C- Deplasmanlarda bunlar olmadığı için forvetler Issız Adam filminde başrol oynuyorlar. Güiza çok eleştirildi ama G.Birliği maçında Semih'in de ayağına top bile değmemesinin tek nedeni budur. 4- Bu sistemde Alex rahatlıyor, koşu alanı daralıyor ve teknik kapasitesi yüksek Emre, Deivid gibi futbolcularla hem göze hoş gelen, hem de pozisyonla sonuçlanan pas alışverişleri yapıyor. D- Deplasmanlarda ilerideki yalnız adamla, geriye kurulmuş savunma hattı arasındaki koca boşluğu doldurmakta zorlanıyor, zaten markaj altında olduğundan sık sık gerilere geliyor ve oyundan düşüyor. Aslında gerçek ortada; Fenerbahçe deplasmanda yok. Alınan üç galibiyette de (Denizli, Konya, Kocaeli) zorlanılmış, asla oyun rakibe kabul ettirilememiş. Ama diğer 7 maçta 19 puan çok kolay kaybedilmiştir. İçerde galibiyet, dışarda beraberlik de bir düşüncedir. Yalnız 5 puan geridesin ve fikstür de aleyhine. Geçen yazımda belirttiğim 'cesaret ve özgürlük' sadece Kadıköy'le sınırlı kalmamalı, çantada her yere taşınmalı ki görelim bakalım neler olacak.