Cesaret ve özgürlük F.Bahçe'yi tanımakta zorlanıyoruz. İçeride başka, dışarıda başka bir takım oluyor. Şampiyonluk için Kadıköy'deki futbol deplasmanlara da taşınmalı!
F.Bahçe, her hafta değişen oyunuyla şaşırtmaya devam ediyor. Hacettepe'yi 7-0 yenip umut aşılayan takım için binlerce taraftar Ankara yollarına düşmüştü. G.Birliği karşısındaki kötü oyun ve yenilgiden sonra Sivas maçında gelen mükemmel oyun ve 4-2'lik galibiyet, kafaları karıştırdı. Hangisi gerçek F.Bahçe, biz de anlayamıyoruz. Deplasmanlarda pasif, ürkek F.Bahçe mi, yoksa Kadıköy'de şaha kalkan F.Bahçe mi? "Neden böyle oluyor"un yanıtı aslında çok basit. "Dışarıda 1 puan iyidir, neden eleştiriyorsunuz" düşüncesindeki bir hocanın takımını da bu felsefe ile oynatması normal. Ama artık Aragones kafayı değiştirmelidir. Gerçekleri görmek için fikstüre bakmak yeterli.
Eğer şampiyonluk isteniyorsa (ki mutlaka isteniyordur) Kadıköy'deki oyunu deplasmanlara da taşımak şart olmuştur. BAŞKA GERÇEKLER DE VAR Elbette Şükrü Saracoğlu'nun havası başka, taraftarın gücü ortada ama ortada olan başka bir gerçek de bu futbolcuların neler yapabileceğidir. Aragones'in ise tek yapacağı iş kendine cesaret aşılamak, oyuncularına da özgürlük tanımak olacaktır. İşte Sivas karşısında sağ bek Gökhan ortalıyor, sol kanat Uğur gol atıyor. Aynı şekilde Semih de Gökhan'ın asistinden gol buluyor. Lugano'nun, Semih'in direkten dönen topunu tamamlaması bir ölü top organizasyonu değildi. Alex, Emre ve Deivid'den bahsetmiyorum bile. İşte ileride tek forvet oynayan Semih'in yanına böyle yardımcılar da geldiğinde neler olduğunu görüyoruz. Ama 1 hafta önce Ankara'da bunları göremediğimiz için Semih de bir şey yapamamıştı. Aynı Güiza'nın haftalardır bir şey yapamadığı gibi. O yüzden diyorum ki hastalık da ortada tedavi de. Reçetede yazılacaklar ise zaten belli. Yalnızca iki kelime; cesaret ve özgürlük...