Gençlerbirliği maçı sonra asbaşkan Ali Koç'un sözleri aslında her şeyi ortaya koydu... Ne demişti sayın Ali Koç... Bu oyunla şampiyonluk yarışı zor. Tünelin ucundaki ışık azalıyor. Gençlerbirliği hak ettiği bir galibiyet aldı biz de hak ettiğimiz bir mağlubiyet aldık. Seyircilerimize teşekkür ediyoruz ama onları üzdük. Bir an önce toparlanmamız lazım. Ruhumuzu kazanmamız lazım. Ruhumuzla oynayıp kaybettiğimiz zaman zaten sorun yok." Sayın Ali Koç'un da bizim gibi sabrı taşmış. Susmakla olmayacağını anlamış. Öyle ya Ali Koç bu başarısızlığa göz göre göre neden sessiz kalsın. Bu bir 'Kol kırılır yen içinde kalır' meselesi değil ki... Koskoca bir camia sözkonusu...
Daha önceki yazılarımda belirtmiştim... Bir takımda hoca tartışılmaya başlandıysa geçmiş olsun. Futbolcu artık ona saygı duymaz. Aragones'in işi, sayın Aziz Yıldırım'ın İstanbul BŞB maçında soyunma odasına indiğinde bitmiştir. Eğer bir yönetici soyunma odasına inip futbolculara müdahale etme gereği duyuyorsa geçmiş olsun... O andan itibaren o hoca ile yollar ayrılmalıdır. Çünkü, hoca artık şeklen oradadır. Burada alacağı tazminat vs önemli değildir... Sayın Aziz Yıldırım'ın sezon öncesi röportajlarında bir söylemi aklıma geldi, diyordu ki "Her zaman teknik direktöre teslim olunmamalı... Yönetim söz sahibi olmalı. Biz de zaman zaman Zico'ya müdahale ettik..." Eh güzel de sayın Yıldırım, şimdi nerdesiniz.. Aragones ''Devre arası transfer istemem' dediğinde neden müdahil olmadınız? Takım dökülüyor... Transfer şart... Neden direkt oynayacak futbolcu almadınız? Benim mantığım şunu emreder. Sen milyon dolarlar harcamış, şampiyonluğu hedeflemişsin... Ama bakıyorsun avcunun içinden kayıp gidiyor...
Onun da bardağı taştı Hiç düşünmeden onlarca milyon doları kurtarmak için transfer ya-pa-cak-sın. Bunun lamı cimi yok.. Hocanın umurunda mı! Yarın çekip gidecek... Sonrası tufanmış değilmiş ona ne. Gençlerbirliği maçında oyuna alacağımız bir forvet yok... Orta sahaya dinamizm kazandıracak oyuncu yok... Yedek kulübesinde heyecan yaratacak oyuncu yok. Şu çaresizliğe bakın! Fenerbahçe'de oyuna ağırlığını koyacak yedek yok. Neyse... Ben Ali Koç'un sözlerinin şifresine döneyim. Bana göre sayın Ali Koç, bardağın taştığı mesajını verdi.. Kime? En başta başkan Aziz Yıldırım'a... Görünen köy kılavuz istemez. Başarısızlık alenen ortada... 'Direnmenin anlamı yok... Ortada bir hastalık var ve biz kocakarı ilaçları ile tedavi edemeyiz' demiştir Ali Koç... 'Ruhumuzu kazanmamız lazım' sözü çok önemli. Ne gibi diyenlere açıklayalım 'ruhsuzlar ordusuna dönmüş bu takım' diyor... Formanın değerini bilmeyen sahada salak saçma hareketler yapan bir ihanet kitlesi demek istiyor. Başkanı Aziz Yıldırım'ın olduğu, asbaşkanı Ali Koç'un olduğu bir takımda Uğur Boral denen saygısız sarı-lacivertli, eldivenleri sahanın ortasına hışımla atabiliyorsa gerçekten bir RUHsal sorun var demektir... O futbolcu ile ilişki daha o gün kesilmelidir Koskoca Fenerbahçe yeniliyor, Uğur bey oyundan çıkarılışına üzülüyor. Takımını formasını seven bir futbolcu kötü oynadığını hissettiği an kendisi çıkmak istemeli... Budur forma sevgisi. Budur RUH... Bir kulübün duruşu olmalıdır Sana saygısızlık yapanı affetmeyeceksin... Affedersen, acınacak hale düşersin... Aragones'e de açık seçik "Senden bize yar olmaz'' demiştir sayın Ali Koç. Aslında Ali beye kalsa o gün yolları ayırırdı. Ali Koç, amiyane tabirle isyan bayrağını açmıştır. Ama herkese. Başkana, yönetime. takıma, hocalara... Ve bunun arkası ya çok iyi olur, ya çok kötü. Ortası olmaz Ali Koç, yeniden görev bile almayabilir... Bireysel çalışabilir!!!... Bu arada sürpriz bir gelişme daha yaşandı. Kaptan Alex bir kez daha sahneye çıktı ve "Bir futbolcudan yeteneklerinin dışında bir şey isteyemezsiniz'' dedi... Resmen hocasına "Yeter artık saçmaladın'' dedi. Peki Alex bunu ne zaman yaptı. Süper bir Hacettepe ve son derece rezil bir Gençlerbirliği performansının ardından... Yani bu iki maçta şunu anlatıyor kaptan: 'İstersem vezir, istersem rezil ederim.' Ben bunları bir önceki '7'k mi yani. Takımı kim yaptı' yazımda analiz etmiştim. Bir takım aklıevvel eleştirmiş ve 'Kafasına göre senaryo yazıyor' demişti. Bir önceki yazımda Gençlerbirliği maçının zor olacağını da belirtmiştim... Ancak itiraf edeyim, bu kadar acz içinde kalacaklarını aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Bir takım kaybetmek ve rezil olmak için bu kadar savaşabilir! Fakat şunu da kesin olarak iddia ederim. Ne yazık ki bu anlayışla 'Güzel günler göremeyeceğiz çocuklar...'