Aslında davet bile edilmemiştim... Sevgili arkadaşım Kemal Özcanlı (meşhur Varmısın Yok musun yarışmasından) tuttu kolumdan götürdü... Ben Futbol Federayonu Saha Komiserleri Derneği'nin olağan toplantısına gittiğimi zannediyordum... Ne gezer... Tam bir aşk filmi izledim... Kesinlikle gönül ilişkisi... Elbette duygulandım... Sevindim... Utandım... Ancak heyecanlandım da... İyi ki de gitmişim ve bu filmi izlemişim duygularıyla ayrıldım oradan... Neden duygulandım? Bu aşk filminde, mütevaziliğin, misafirperverliğin tam anlamıyla yaşatıldığı için duygulandım... Özverinin, meslek aşkının, yağmura, çamura aldırmamanın sadece ve sadece Türk futbolunun bir köşesinden tutabilmenin gururunu yaşayan yüzleri gördüğüm için duygulandım... Utandım... Saçma sapan kuralcılıklara saplanıp kalınmasına utandım.. Örnek mi? İşte örnek: Özellikle amatör maçlarda sedece bir yönetici mecburiyeti varmış.. En azından bir antrenör... O da taktik vermesi için değil.. Sahada bir sporcusu sakatlanıp hastanelik olursa alıp götürmesi için... Ama ikinci bir sakatlıkta saha kenarında kimse yok... Ahmet Erdoğan hocama sordular 'O zaman ne olacak?' Cevap 'Yapacak bir şey yok'... İçim acıdı... İnsanlar çocuklarını spor yapsın spor ahlakı ile yetişsin diye sizlere teslim ediyorlar... Ancak can güvenlikleri yok... Sadece bir yönetici veya antrenör şartı var... İlk sakatlananın sahibi var.. Ancak ikinci yavru, acılar içinde beklemeye mahkum... Yine utandım.
Federasyon beni şaşırttı Saha komiseri arkadaşım soruyor... Hocam bir önceki maçta sarı veya kırmızı kart cezalısı sporcu veya hak mahrumiyeti alan antrenör veya yöneticileri bilemiyoruz... Adam cezalı cezalı sahaya çıkıp oynayabilir de... Ne yapacağız? Bilgiyi kimden alacağız?' Cevap şu: 'Yapacak bir şey yok... Rakiplere sorun.. onlar takip ediyorlardır' Vah ki vah... Saha komiseri arkadaşım serzenişte bulunuyor 'Hocam bazı hakemler bizden çay, kahve, su, adana, urfa, lahmacun istiyor.. Yani ayıp oluyor. Ne yaparız?' Ahmet hoca da utanıyor 'Beş parmağın beşi bir değil. Elbette uyarıyoruz. Ben o meslektaşlarım adına özür dilerim' diyor.. Utandım... Futbol Federasyonu sadaka vermeye devam ediyor... Maç başına 11 YTL. Yemek, içmek, yol parası hepsi içinde... Sayın Özgener... İnsanoğlu ancak bu kadar aşağılanabilir... Sadakadır bu sayın başkan... Resmen aşağılamaktır.. Koskoca Futbol Federasyonu'ndan hiç kimse bu toplantıda yoktu... Ben açıkçası sizin orada olmanızı beklerdim.. Sırtınızı dönmeyin sayın Özgener.. Bu aşkı öldürmeyin Sevindim Onursal Başkan Ali Tartan'ı, ikinci başkan Haluk Okan'ı tanıdığım için... İlhan Erdem beyi de tanıdım... Özverisi, samimiyeti, duruşu ve konuşma tarzı ile bir beyefendi gördüm... Hakem camiasında bu değerde insanların olduğuna sevindim... Heyecanlandım.. Sevgili Kemal beni davet ettiğinde hazırlıksızdım... O da yetmedi... Takdim edildim ve kürsüye çıkarılıp konuşma yaptım... Eh alkış da aldım... Heyecanlandım çünkü karşımda 100 kişiyi aşkın komiser vardı (Kelepçesiz)... Beklerdim. Bu toplantılara katılıp sık sık yoğurdun EKŞİ olduğunu anlatanları, o gecede görmek isterdim. Ama yoklardı sanırım 'YEMEN'i bağladım telli başıma' şarkısını söylüyorlardı bazı TV kanallarında...