Futbolun affı yok. Trabzon'un en istikrarlısı ve kaptanı Song, Beşiktaş maçının 75. dakikasında neredeyse şampiyon olan takımını 2 kafa topu ve bir lüzumsuz atak hevesiyle ateşe attı. Bu yeni takımı zirveye taşıyan Yanal ise son iki maçtaki tuhaf tercihleriyle belki de ligin kaderini değiştiren adam oldu. Isaac diye bir adam almış Trabzonspor, bonservisi yok diye. Benim de yok. Üstüne 100 milyar versem bir maç 18'e alıp kulübede oturturlar mı? Hadi şaşırıp aldınız çocuğu, oynatmayın bari. Rekor düzeyde ofsaytta kalıyor, içinde değil futbol oynamak, spor yapma hevesi bile yok. Alanzinho diye bir Latin pigmesi 1 sezon boyunca izlenmiş. Ben boyda. Formayı giyince sünnet bebesine dönüyor, mahalle maçında abilerin arasında itilip kakılan ilkmektep çocuğu sanki. Bu haliyle Süper Lig'de seyirci olur sadece. Lakin tek adımda onun 15 saniyede koştuğu mesafeyi alabilen Yattara kenarda, o sahada. Yattara ile bunu iki kenara koyup geniş alan sağlamaya çalış, tek forvete dön bari. Yok, öyle de değil. Karmakarışık bir oyun.
Bakkal kompleksine yenildi Yanal'ın Ankaragücü maçıyla başlayan hataları, zincir olup Trabzon'un boynuna dolanmış. Değil arkadaşım, kardeşim olsa yazarım. Yolun burasında kaza yapılmamalıydı. Deplasman fakiri bir takıma kaybedilmemeliydi. Mesut Bakkal kompleksine yenik düşülmemeliydi. Kaza geliyorum diyordu aslında ama biz bir önlem bekliyorduk teknik ekipten. Mesela çağdaş futbola en yatkın isimlerden biri gibi görünen Pappy'nin kazanılması gibi. Orta sahaya artık bir düzen getirilmesi gibi. Rakiplerin diklemesine çıkışlarına engel olunması gibi. Cale ve Egemen'i ayakta gördük. Hüseyin'in ağabeyliğini aradık. Yine de sonunda hepsini affettik. Buraya bu hoca, bu kadro geldiğine göre.