Beşiktaş, sezon başından bu yana böyle adam gibi oynasa şimdi açık ara ligin zirvesinde olurdu. Peki çok iyi oynadığı Trabzon maçını kazandı mı? Hayır... O zaman nasıl oluyor da 'adam gibi futbol' diyeceksiniz. Beşiktaş, bu maçın ilk yarısını iştahlı, ikinci yarısını ise büyük oynadı. Her iki yarıyı da hem arzulu, hem büyük oynasa maçı kazanırdı. Neden böyle her iki yarıda aynı tempoyu yakalayan bir Beşiktaş yoktu? Şundan... İlk yarı Ernst ve Cisse ile iki ön liberolu, Nobre ile tek forvetli bir sistem vardı. Bu oyun biçimi İbrahim Toraman'ın yamuk şutu dışında Beşiktaş'a sonuç getirmedi. Ne olduysa ikinci yarı oldu. Oyunun rakip sahaya ve tek kaleye yığan Beşiktaş işte bu son 45 dakikada güneş gibi doğdu. Mustafa hocayı anlıyorum. Böyle büyük maçlarda ilk yarılarda riske girmiyor. Bu bir teknik direktör doğrusu olabilir. Gerçek Beşiktaş'ın ortaya çıkabilmesi için demek ki risk almak gerekiyor. Serdar Özkan çıkıp, Delgado oyuna girince aslında kanatlardan en azından biri feda edildi. Yusuf'un yerine Bobo girince tek forvet çift forvete dönüştü. Beşiktaş'ın kanat bindirmeleri, gole yaklaştığı pozisyonlar, korner sayısı tavana vurmaya başladı. Soru şu: "Beşiktaş ilk yarıdaki oyun kurgusuyla devam etse yenilgiden kurtulur muydu?"Hayır... Kazanan Trabzon olurdu. Demek ki Beşiktaş bu yarışın içinde olacaksa tek forvetten vazgeçecek. Tek forvetli Beşiktaş, Trabzon'a yenilip 9 puan farkla teslim bayrağını çekecekti. Çift forvetli Beşiktaş en azından yarışın içinde kaldı. Çift forvetle başlasa... Yani Bobo- Nobre birlikte oynasa puan farkı 3'e inecekti. Olay bu kadar basit.