Futbolcularına para ödemekte sıkıntı yaşayan bir kulüp olarak Galatasaray'ın en büyük sıkıntısı bu değil. En büyük zedelenme, "kazama güdüsünü" kaybetmekte. Klasik futbolcu geyiğidir ya maçlardan sonra kendilerine sorulduğunda, "Bu maçı unuttuk, önümüzdeki maçlara bakıyoruz" derler. Böyle giderse sarı-kırmızılı oyuncuların önlerinde bakacakları karşılaşma da kalmayacak. Sahaya bakıyorum, futbolcuların iyi niyetli çabaları için söyleyecek söz bulamıyorum. Koşuyorlar, didiniyorlar, mücadele ediyorlar. Akıtılan onca terin sonunda ortaya lezzetli bir yemek çıkmıyor. Malzemeler eksik değil hatta bu lige göre fazla bile. Ama keçi boynuzu tadında akmayan, kokmayan bir oyun sahneleniyor. O zaman yönetmene, aşçıya, teknik direktöre yani bu takımı kim yönetiyorsa ona dönüyor gözlerimiz ister istemez. İşte orası tam bir kâbus.
Skibbe ile bu lig zor biter Sezon başından beri oranın patronu Skibbe'nin yetersizliği, bilgisizliği ile ilgili sayısız yazı yazdığımız için bu saatten sonra kurulacak cümlenin kıymeti harbiyesi yok. Gördüğünüz gibi daha maça dair tek kelime yazmadık. Antalya-Galatasaray maçı ile ilgili söylenebilecek tek şey, Şifo Mehmet'in kendisine güvenenleri mahcup etmediği. Rakibini iyi analiz eden Şifo'nun, kanatları kapatarak özellikle Arda'yı oynatmayarak, orta alanı kalabalık tutarak fırsat tanımama üzerine kurguladığı taktik tuttu. Bunun yerine Skibbe'nin yaptığı ise sadece klasik 'adam çıkar, adam sok'tan başka bir şey değil. En küçük bir taktik değişiklik, oyuna müdahale yok. Bizim gibi seyretmek için tonla para alıyor işte, hepsi bu. Yakın zamanda tıpkı geçtiğimiz yıl yapılan "Cevat Güler" operasyonu sahnelenirse şaşırmam. Ama papaz her zaman pilav yemez. Kazanma alışkanlığı törpülenen, kayıpları kabullenen bir Skibbe takımı ile bu lig zor biter. Kötü günler kapıda, bizden söylemesi...