G.Saray, Antalya'da sadece yenilmedi bence şampiyonluk umutlarını da Akdeniz güneşi altında eritti. Bu maçta teknik, taktik konuşmak yersiz. Sahaya çıkan iki takımdan Antalya istedi, koştu, mücadele etti, tekmeye kafa koydu ve maçı kazandı. Bu üç puan nasıl G.Saray'ın şampiyonluk umutlarını erittiyse, ligin dibinden kurtulma savaşı veren Antalya'nın 'kurtuluş fermanı' oldu. Maç öncesi kağıt üzerinde favori olan G.Saray, sahada tel tel dökülen taraftı. Her hafta yazıyoruz bu takım güçsüz. Belli ki iyi çalıştırılmıyor. Rakip koşuyor, G.Saray koşmuyor. Rakip istekli, G.Saray isteksiz. Üç Sivas ve bir Kayseri maçları G.Saray'ın bugünkü durumunu özetliyor. Her şey Lincoln'e endekslenmiş. Varsa G.Saray var, yoksa G.Saray yok.
Umarım düşmezler Böyle bir şey olabilir mi? Baros artık serçe parmağınla atacağı golleri bile atamaz durumda. Nonda diye bir futbolcu zaten yok. Ümit Karan karalar bağlamış, dünyaya küsmüş. Takım, inancını, hırsını, isteğini her şeyini yitirmiş. İşte G.Saray'ın hali. Bay Skibbe maçtan sonra 'düşüşteyiz' diyor o kadar. Kardeşim önlemini alsana. Niye ordasın? Şampiyonlar Ligi'ne, ardından Fortis Türkiye Kupası'na el salladın, Süper Lig de sallantıda. UEFA sınavı ise hemen önünde. Zaten bu takım Antalya önünde sergilediği futbolu 18 Şubat'ta Bordeaux'ya karşı oynarsa, Allah korusun 5'lik olur. Bay Skibbe'nin kulübe kaybettirdiği ekonomik zarar ise 10 yıllık sözleşmesine bedel. Maçta iki önemli pozisyon vardı. 14'te hakem 'ofsayt' dedi ama Ahmet'in golü bal gibi goldü. Hemen sonraki pozisyonda Baros kaleci Ömer ile bir pozisyonda yerde kalıyor ve bence kendini atıyor. Şifo Mehmet'in takımı düşerse acırım. Çünkü savaşıyorlar. Umarım ligde kalırlar.