Maç öncesi G.Saray zaten favoriydi. Ama benim iki korkum vardı. Birincisi Mustafa Denizli'nin G.Saray'ı çok iyi tanıması, oyun kurgusunu ve kadro eşleşmesini bu avantaj doğrultusunda yapması diğeri ise Skibbe'nin şapkadan bir sürpriz çıkarıp çıkarmayacağıydı. Skibbe öyle bir şey yapmadı, kazanan takım bozulmaz gerçeğiyle G.Birliği kadrosu neyse sahaya sürdü. Denizli'nin ise Sivok'un yokluğunda tercihi Seric oldu. Seric'in yerine Ali Tandoğan doğru bir tercih olur muydu olmaz mıydı o tartışılabilir. Denizli, G.Saray'ın zayıf tarafı sağ kanadı lehine çevirmedi. Yani beni şaşırtan asıl Denizli oldu. Genelde Tello istekli, Nobre yorgun Delgado ise kırmızı kart görene kadar fırsatçı göründü. Lincoln'ü kilitlemekle görevli İbrahim Toraman ise sahanın en şansısızıydı. Çünkü Lincoln ile karşı karşıya kaldığı her pozisyonda bir hamle geride kaldı, hep topu alan Lincoln'ü izledi. G.Saray'ın derbiyi kolay hale getirmesi bence isteğinden kaynaklandı. İnanılmaz hırslı başladı Cimbom maça. Beşiktaş'ın sert futbolunu oyunun başında ayağa isabetli paslarla geçiştirdi G.Saray. Barış, mecburen oynadığı defansın sağında arkadaşlarına nazaran iki kat eforla oynadı. Servet, attığı golle perdeyi açarken Holosko'nun attığı goldeki duyarsız hamlesi ona yakışmadı. Nonda sahada bir şey yapmıyormuş gibi görünsede bence gizli kahramandı. Delgado'nun golü G.Saray defansının bir anda donup kalmasının Beşiktaş'a ödülüydü. Arda'ya Holosko'nun yaptığı banko penaltıydı. Zor kart gösteren Cüneyt Çakır'ın penaltı noktasını hemen göstermesi beni şaşırttı.
Neler kaçtı neler 2. yarıda hızlanan yağmur ile birlikte tam bir futbol ve gol şov yaşandı. Delgado derdini anlatamayınca hakem Çakır gördüğü hareket üzerine kırmızı kartını çıkardı kararı doğruydu. Bobo ve İnceman'ın girişi eksik Beşiktaş'ın direncini artırdı. 60'tan sonra G.Saray akınları sıklaştı. Baros, Arda, Lincoln inanılmaz bindirmeler yaptı. Lincoln'ün düşürülmesi Baros'a hat-trick yapma şansı verdi. G.Saray favori çıktığı maçı çok rahat kazandı..