Zayıf bir federasyon görevde. Kararlarında ters düşen Disiplin Kurulu ve Tahkim. Ne yaptığı, nasıl karar verdiği belli olmayan ve etki altındaki bir MHK işbaşında. Orta hakemler bir alem. Yan hakemler ligin kaderi ile oynamaya başladılar bile. İki maçta iki yan hakem, 'Bana küfür etti' diyerek, futbolcuları sahadan attırıp, takımları 10 kişi bıraktırabiliyor. Bu yan hakemlere nasıl inanıp güveneceksin. Biri iki kişi çıkıp, yan hakemlerle anlaşsa ligin kaderi de fazla zorlanmadan değişir. Ne demek? "Bana küfür etti." Futbolcu, "Ben etmedim", yan hakem "Etti" derse, bunun kararı yüzde elli, yüzde ellidir. O da doğruluğu ispat edilemediği için öyledir. Maçın orta hakemi "Ben arkadaşıma güvenmek zorundayım" derse iş arkadaşlık ve güvenle mi yürüyecek. Bu ülkenin futbolu, eğer iki üç yan hakeminin "Küfür etti' lafıyla yürüyecekse yazıktır, hem de çok yazık
Kim bu korkak adam? Buyrun, federasyondan isminin açıklanmasını istemeyen biri kalkıp, Hakan Can'a "Bu kural hatası değil, hakem hatasıdır" diyebiliyor. Kim bu; federasyondan ismini cismini saklayıp, karanlıkta yüzünü göstermeyip konuşan işgüzar korkak. Bu lig asla bitmez derken, peş peşe gelen olayların yanan kırmızı ışıklarını kimse görmek istemiyor.
Toroğlu&Çakar ayrı telden Türk sporunun iki büyük hakemi, Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar ayrı telden çalıp biri "Kural hatası yok", diğeri "Kural hatası var" derse, bu millet kime inanacaktır. Bu hakemlerin ikisi de bu topraklarda hakemlik yapıp buralara kadar gelmişlerse, nasıl bu zıt kutupları oynuyorlar. Bu konuşma şunu gösteriyor; demek ki ikisi de bu işi bilmiyor. Türk futbolunu karıştırıyorlar.
Elbette çuvaldız bize Türk spor basını da sınıfta kalmak üzere. Kulüp yazarları sanki takımların avukatıymış gibi yazılar yazdıkça bu işin düzeleceğini bana kimse söyleyemez. Çuvaldızı kendimize batırmanın zamanı geçti. Eğer reytingler ve trajları bir kenara bırakıp mesleğin hakkını vermezsek, gelecekte basının ne hale geleceğini bilmek için falcı olmaya gerek yok.
Ve tebriği hak edenler Bütün bu olumsuzluklar içinde, güzel olan bir şey yok mu? Elbette vardı. Önce hem Fenerbahçe'yi, hem de Trabzonspor'u kutlarım. İki takım da yürekli, açık oyunlarıyla kendilerini seyredenleri futbola doyurdular. Alkışlar, iki takımın teknik direktörleri Aragones ve Ersun Yanal'a.